KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU CEZASI

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU CEZASI

Hürriyeti tahdit, olarak da bilinen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu TCK’nın 109. Maddesinde “Hürriyete Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu suç için halk arasında adam kaçırma, adam kaldırma gibi tabirler de kullanılmaktadır. 109. Maddeye göre suç bir kimsenin, bir yere gitme veya bir yerde kalma hürriyetinden yoksun bırakılması suretiyle işlenebilen seçimlik hareketli bir suç tipidir. 

Yukarıda belirttiğimiz seçimlik hareketlerden birini gerçekleştirmesi halinde, kişinin kendi arzusuna göre bulunduğu yerde kalma ya da oradan ayrılma, yer değiştirme ve istediği yere gidebilme yani serbestçe hareket etme veya kendi iradesiyle hareket etmeme hakları ihlal edilmiş olacaktır. Bu bakımdan suçla korunan hukuki değer bireylerin hareket serbestisidir. 

109. maddenin birinci fıkrasında suçun temel hali, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bent halinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli halleri düzenlenmiştir. Beşinci fıkrada yer alan suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde faile verilecek cezanın diğer hallere ek olarak yarısı oranında artırılacağı düzenlenmiştir. Ayrıca maddenin altıncı fıkrasında yer alan “bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” İfadeleriyle suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış haline yer verilmiştir. Kanunda düzenlenmiş neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerden diğerini ise, suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması hali oluşturur. 

TCK’nın 110. Maddesi ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık düzenlemesine yer verilmiştir. 

Tüm bu hususlar aşağıda ayrı başlıklar altında incelenecektir.

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇUNUN UNSURLARI

Yukarıda da belirttiğimiz üzere kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu kimsenin bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakılması ya da her iki hareketin birlikte gerçekleştirilmesi suretiyle işlenebilen seçimlik hareketli bir suç tipidir. Nitekim 109. Maddenin gerekçesine göre “Söz konusu suç, bir kimsenin hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakılmasıyla oluşmaktadır. Örneğin kişinin bir yere kapatılması, bir yerde tutulması veya bir yere götürülmesi veya bir yere gitmekten men olunması fiilleri, bu tanıma göre ceza yaptırımını gerektirmektedir.” Bu seçimlik hareketlerin nasıl gerçekleştirileceği konusunda kanuni tanımlama bulunmamaktadır. Bu yönüyle suç serbest hareketli bir suç tipidir. Uygulamada kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun ihmali hareketlerle de işlenebileceği görüşü hakimdir. İhmali harekete örnek olarak ise yanlışlıkla kapıyı üzerine kilitlediği kişiyi fark etmesine rağmen bulunduğu yerden çıkarmama eylemi gösterilebilir.” 

Suçun oluşması için seçimlik hareketlerin belirli bir süre gerçekleştirilmiş olması gerekir. Anlık hareketlerle bu suç işlenemez. Suçun oluşma süresinin sınırı her somut olaya göre ayrıca değerlendirilir. Fakat belirttiğimiz üzere hareketlerin önemli sayılacak bir süre boyunca devam etmesi gerekir. Yargıtay Ceza Genel kurulunun konuya ilişkin 2020 tarihli emsal bir kararına göre; “Maddede sadece "bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak" tan söz edilmiş, fiilin işleniş şekli, yeri, zamanı ve süresi konusunda bir sınırlama getirilmemiştir. Bu nedenle mağdurun bir yere gitme veya kalma özgürlüğünün ihlal edilmesi sonucunun doğması kaydıyla, her zaman her yerde işlenebilir. Fiilin herkesin girebileceği bir yer, özel, kapalı veya açık alanda gerçekleştirilmesini yahut uzun veya kısa süreli olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Suçun oluşması için mutlaka mağdurun bir yere kapatılmış olmasına gerek yoktur, aleni bir yerde tutma veya böyle bir yere götürme hâlinde dahi diğer unsurların varlığı durumunda kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşacaktır. Kesintisiz bir suç olması sebebiyle suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez. Mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun bitme zamanıdır, tamamlandıktan sonra kısa sürede bitirilebileceği gibi, günlerce de sürdürülebilir. Öte yandan özgürlükten yoksun bırakma kavramı, anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içerdiğinden, suçun tamamlanması için fiil ile sonucun hukuken kabul edilebilecek bir zaman müddetince sürmesi gerekmektedir. Sürenin çok kısa olup olmadığı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma niteliği taşıyıp taşımadığı, hareketin ağırlığı, önemi ve ciddiyeti ile birlikte hâkim tarafından değerlendirilip belirlenecektir.” YCGK 2020/100 K. 

Suçun işlenmesi için fail ile mağdur arasında fiziki bir temasın gerçekleşmiş olması gerekmez. Suç mağduru kilitlemek suretiyle de işlenebilir. Nitekim Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2020 tarihli bir kararında “sanığın mağdurun üzerine kapıyı kilitlemesi eyleminin TCK'nın 109/1 maddesine uyduğu gözetilmeden aynı yasanın 109/2 maddesi gereğince hüküm kurulması,..” şeklinde hüküm kurulmuştur. 

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda rıza ve diğer hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması gerekir. Bu hallerin varlığı suç oluşumuna engel teşkil edilecektir. Bu konuya hukuka aykırılık başlığı altında ayrıca değinilmiştir. 

1-Mağdurun Bir Yere Gitme Hürriyetinden Yoksun Bırakılması 

Bu seçimlik hareketin birden fazla işleniş biçimi mevcuttur. Suçun oluşması için illa mağdurun kapalı bir yerde tutulmuş olması gerekmez. Seyahat etmek üzere olan bir mağdurun uçak biletinin ya da pasaportunun çalınması hallerinde de suç oluşmuş kabul edilir. Nitekim suçun kişilerin hareket serbestisini korumayı amaçladığını belirtmiştik. Yine bir kişinin zincirlenmesi, bağlanması, uyku hapı içirilmesi, arabaya bindirilip bir süre gezdirilmesi gibi haller de bu hareket kapsamında suç olarak kabul edilir. 

2-Mağdurun Bir Yerde Kalma Hürriyetinden Yoksun Bırakılması 

Yukarıda mağdurun bir yere gitmesinin engellenmesinin suç oluşturduğunu açıklamıştık. Bu hareket ise mağdurun bir yerde kalmasının engellenmesi anlamına gelmektedir. Kişinin bulunmasında hukuken bir sakınca bulunmayan bir yerden çıkarılması suç teşkil eder. Örneğin bir kişinin sokaktan kovulması halinde kişinin hürriyetine bir müdahale meydana gelir ve bu davranış suç teşkil eder.

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun kanunda düzenlenmiş 7 ayrı nitelikli hali mevcuttur. Bu nitelikli hallerin tamamı suçun işlenişini kolaylaştırdığından dolayı kanun koyucu bu haller bakımından suçun temel haline nazaran daha ağır yaptırımlara yer vermiştir. Aşağıdaki haller suçun nitelikli hali sayılır: 

1-Suçu işlemek için veya suçun işlendiği sırada cebir, tehdit veya hile kullanılması (TCK m.109/2) 

2-Suçun silahla işlenmesi (TCK m.109/3-a) 

3-Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi (TCK m.109/3-b) 

4-Suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi (TCK m.109/3-c) 

5-Suçun kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi (TCK m.109/3-d 

6-Suçun üstsoy, altsoy ve eşe karşı işlenmesi (TCK m.109/3-e) 

7-Suçun çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi (TCK m.109/3-f) 

8-Suçun cinsel amaçla işlenmesi (TCK m.109/5) 

Saydığımız ilk 7 maddedeki nitelikli hallerden birinin varlığı halinde faile verilecek ceza artırılır. Birden fazla nitelikli halin bir arada olduğu durumlarda faile verilecek ceza yalnız bir kere artırılacaktır. Yani her nitelikli hal için ayrı artırım yapılmaz. Fakat birden fazla nitelikli halin varlığı halinde hakim bu durumu göz önünde bulunduracak ve alt sınırdan uzaklaşarak cezalandırma yapacaktır. 

Cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma halinde ise durum farklıdır. Suçun temel halinin ya da nitelikli hallerinin cinsel amaçla işlenmesi halinde faile verilecek ceza ayrıca yarı oranında artırılacaktır. Örneğin silahla işlenen kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun aynı zamanda cinsel amaçla işlenmesi halinde faile verilecek cezada iki artırım yapılacaktır. Faile verilecek ceza öncelikle nitelikli hal üzerinden hesaplanacak daha sonra bu ceza suçun cinsel amaçla işlendiğinden bahisle yarısı oranında tekrar artırılacaktır. Yani suçun silahla işlenmesinden dolayı 1 kat artırılan ceza cinsel amaçtan ötürü yarısı oranında daha artırılacaktır.

CEBİR, TEHDİT VE HİLE KULLANARAK KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA

Bu nitelikli hal fiilin işleniş şekline ilişkin bir nitelik haldir. Suçun temel şeklinin işlenebilmesi için cebir, tehdit ve hile kullanmak gerekmez. 

- Cebir kişinin direncini kırmaya yarayan her türlü zorlamayı, 

- Tehdit mağdurun iradesinin ileride gerçekleşecek bir kötülük veya haksızlıkla etki altına alınmasını, 

- Hile ise failin belli davranışlar veya sözler kullanarak mağduru aldatması, mağdurun iradesinin doğru bir şekilde oluşmasını bu hareketlerle yanıltmasını ifade eder. 

Tehdit suçu ve cebir TCK’da ayrıca düzenlenmiş suç tipleridir. Fakat bu suç bakımından cebir ve tehdit suçu araç suç olarak değerlendirilir. Cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakan kişi ayrıca bu suçlardan dolayı cezalandırılamaz. Bu iki suç asıl suçun işlenebilmesi için araç suç olarak kullanılır. Bu hallerin varlığı halinde suçun işlenişi kolaylaşacağından, kanun koyucu temel cezanın artırılarak uygulanmasını düzenlemiştir.

SİLAHLA KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA (SİLAHLA ADAM KAÇIRMA)

Silahın korkutuculuğu, mağdur üzerinde yarattığı etki ve suçun işlenişini kolaylaştırıcı özelliğinin bir arada düşünülmesiyle suçun bu şekilde işlenmesi nitelikli hal kapsamına alınmıştır. 

TCK’nın 6. Maddesinde tanımlanan silah kavramının kapsamı oldukça geniştir. İlgili maddeye göre tabanca, bıçak, sopa, delici aletler, patlayıcı maddeler gibi birçok kavram silah kapsamında değerlendirilir. Yargıtay özellikle yakın tarihli kararlarında yaralayıcı etkiye sahip birçok eşyayı silah kapsamında değerlendirmiştir. 

Suçun silahla işlenmesi için silahın mutlaka mağdura yöneltilmesi gerekmez. Silahın bir tehdit etkisi yaratacak şekilde kullanılması yeterlidir. Mağdurun, failde silah olduğunu anlayacak ve bu sebeple onun iç huzurunu bozacak her türlü davranış suçun bu nitelikli hali kapsamında sayılacaktır.

BİRDEN FAZLA KİŞİYLE KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA

Suçun bir diğer nitelikli halini suçun birden fazla kişi ile işlenmesi oluşturur. Bu nitelikli unsurun oluşması için suçun icra hareketlerinin en az iki kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi gerekir. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere faillerin tamamının müşterek fail olması aranmıştır. Suçun icra hareketleri tek kişi tarafından gerçekleştirilirse bu kez nitelikli unsur oluşmayacaktır. Yine suçun icra hareketlerinin bir kişi tarafından gerçekleştirilmesine karşılık, diğer suç ortaklarının azmettiren veya yardım eden olması halinde, suçun nitelikli hali oluşmaz.

KİŞİNİN YERİNE GETİRDİĞİ KAMU GÖREVİ NEDENİYLE KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN BIRAKMA

Türk Ceza Kanunu’nun 6. Maddesine göre; kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır. 

Bu nitelikli halin oluşması için suçun mağdurunun kamu görevlisi olması gerekir. Bu halin gerçekleşmesi için failin saiki araştırılır. Şayet fail suçu mağdurun kamu görevi nedeniyle değil şahsi sebeplerle işlemişse suç oluşmaz. Failin suçu kamu görevlisinin görevi nedeniyle işlemesi gerekli ve yeterlidir. Başkaca şart aranmaz. Mağdurun emekli olması ya da görevden ayrılmış olması da önem arz etmez. Nitekim 109. Maddenin gerekçesinde; “Suçun bu seçimlik nitelikli unsuru için, failin saiki önem taşımaktadır. Suçun işlendiği sırada kişi kamu görevlisi sıfatını taşımayabilir, örneğin emekliye ayrılmış olabilir. Keza, suç, kamu görevlisinin yakınına karşı da işlenebilir. Bir hâkimin verdiği karara tepki olarak oğlunun kaçırılması bu hâle örnek olarak gösterilebilir.” İfadeleri kullanılmıştır.

KAMU GÖREVİNİN SAĞLADIĞI NÜFUZ KÖTÜYE KULLANILARAK KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA

Bu nitelikli halin oluşması için failin fiili işlediği sırada kamu görevlisi olması ve kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanması gerekir. İki şartın bir arada bulunması zorunludur. Yoksa sadece failin kamu görevlisi olması nitelikli halin varlığı için yeterli değildir. 

Uygulamada suçun bu halinin daha çok soruşturma makamları tarafından işlendiği görülmektedir. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre yakalama ve gözaltı kararlarını vermeye yetkili kişilerin bu yetkilerini kötüye kullanmaları halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu gündeme gelecektir. Cumhuriyet savcısının hukuka aykırı olarak verdiği yakalama kararı da yine kişiyi hürriyetinden yoksun kılma kapsamında değerlendirilir. Polislerin gözaltı kararı olmaksızın kişileri alıkoyması kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturur. Aynı şekilde cumhuriyet savcısının trafikte tartıştığı kişiyi emniyete aldırması suç teşkil eder.

ÜSTSOY, ALTSOY VE EŞE KARŞI KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA SUÇU

Kanunda suçun nitelikli halini oluşturan kişiler sınırlı olarak sayılmıştır. Bu kişiler dışında örneğin kardeş veya eşin kardeşine karşı işlenen suçlar nitelikli hal kapsamında değildir. Resmi nikahı olmayan eşe karşı işlenen suçlar da yine nitelikli hal kapsamında sayılmayacaktır. Suçun bu sayılan kişilere karşı işlenmesi halinde fail açısından kolaylık bulunduğundan kanun koyucu bu hali nitelikli hal olarak değerlendirmiştir.

ÇOCUĞA YA DA BEDEN VEYA RUH BAKIMINDAN KENDİNİ SAVUNAMAYACAK DURUMDA BULUNAN KİŞİYE KARŞI HÜRRİYETİ TAHDİT SUÇU

TCK’nın 6. Maddesine göre 18 yaşını doldurmamış bireyler çocuk kabul edilir. Çocuk dışında maddede sayılan diğer kişilere karşı işlenen suçlarda nitelikli hal kapsamında değerlendirilir. Bu kişilerin faile karşı koymalarındaki güçlük nedeniyle suçun daha kolay işlenebileceği açıktır. Bu nedenle bu kişilere karşı işlenen suç daha ağır yaptırıma bağlanmıştır.

CİNSEL AMAÇLA KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA

Nitelikli haller arasında cezası en ağır olanı suçun cinsel amaçla işlenmesi halidir. Burada failin cinsel amaçla hareket etmesi aranır. Fakat failin mutlaka amacına ulaşmış olması gerekmez. Şayet cinsel bir eylem gerçekleştirilmişse fail ayrıca bu suçlardan dolayı da cezalandırılır. 

Her cinsel saldırı eyleminde kişinin hürriyetinden yoksun kılındığı söylenemez. Cinsel saldırı ya da cinsel istismar suçunun işlenebilmesi için mağdurun belirli bir süre bir yerde tutulması gerekmektedir. Bu haliyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma araç suç niteliğindedir. Failin ayrıca bu suçtan cezalandırılması gerekmez. Fakat kişiyi belli bir yerde tutmanın amaç suç süresince olması gerekir. Bu süre aşıldığında fail ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolayı da cezalandırılacaktır. 

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2020/345 K. Numaralı kararında belirtildiği üzere;“Kişinin vücut dokunulmazlığı amaç suçun konusu olması durumunda hürriyeti sınırlandırılmadan bu suçların işlenmesine olanak bulunmadığı için suç süresiyle sınırlı olarak kişilerin tutulması hâlinde, örneğin cinsel saldırı ( cinsel istismar ) veya yaralama eylemini gerçekleştirirken sadece bu suçların işlendiği süre boyunca bekletme veya tutma eylemleri ayrı bir suç oluşturmamakta, ancak amaç suç öncesinde veya sonrasında mağdurun bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğü kaldırıldığında ise ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşmaktadır.”

SUÇUN MAĞDURUN EKONOMİK BAKIMDAN ÖNEMLİ BİR KAYBINA NEDEN OLMASI

Bu hal suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri kapsamında değerlendirilir. Bu hale bir iş adamının suç sebebiyle önemli bir iş randevusunu kaçırması, öğrencinin üniversite sınavını kaçırması gibi durumlar örnek olarak gösterilebilir. Bu gibi durumların varlığı halinde faile hapis cezasının yanında adli para cezası da verilir.

KASTEN YARALAMA SUÇUNUN NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HALLERİNİN GERÇEKLEŞMESİ

TCK’nın 109/6. Maddesine göre; bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasındakasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. 

Suçun oluşması için failin mağdura kasten yaralama boyutuna varacak şekilde cebir uygulaması ve bu yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış bir yaralama olması gerekir.

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA CEZASI

TCK’nın 109. Maddesine göre: 

1- Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. 

2- Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 

3- Bu suçun; 

a- Silahla, 

b- Birden fazla kişi tarafından birlikte, 

c- Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, 

d- Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, 

e- Üstsoy, altsoy veya eşe karşı, 

f- Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır. 

4- Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. 

5- Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır. 

6- Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

109. maddenin 1. Fıkrasına göre bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişi suç işlemiş kabul edilir. Maddede özellikle hukuka aykırılıktan bahsedilmiştir. Dolayısıyla bir kişiyi hukuka uygun olarak alıkoyma ya da bir yerden çıkarma eylemleri suç teşkil etmeyecektir. 

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu bakımından çeşitli hukuka uygunluk nedenleri bulunur. Bir kişinin hukuka uygun olarak göz altına alınması, yakalanması, tutuklanması durumları hakkın kullanılması kapsamında olup suç teşkil etmez. 

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Meşru Müdafaa 

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminde meşru müdafaa şartlarının varlığı da hukuka uygunluk sebebi kabul edilir. Kişinin kendisine saldıran birisini bir yere kilitlemesi suç sayılmaz. 

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Mağdurun Rızası 

Kişinin rızasının varlığı halinde de kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu oluşmaz. Bu rızanın fiilden önce ya da fiilin işlendiği esnada var olması gerekir. Fiilin gerçekleşmesinden sonra icazet niteliğindeki rıza, fiili hukuka uygun hale getirmez. Temyiz kudretine sahip olan herkesin rıza vermeye ehil olduğu kabul edilir. Rıza vermek açısından bir yaş sınırlandırması bulunmaz. Fakat Yargıtay cinsel amaçla işlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda 15 yaşından küçük çocukların rızasını geçerli bir rıza olarak kabul etmemektedir. 

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu 10.03.2020 tarihli kararında; “Dava, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkindir. On beş yaşından küçük olup hukuken rızası geçerli olmayan mağdurenin kanuna, adaba ve genel ahlaka aykırı olan rızasının geçerli olmadığı, bu rızanın haksızlık bilinciyle hareket eden sanığın ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı açıktır.” Şeklinde hüküm kurulmuştur. 

Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2015/8 K. Sayılı kararına göre; “Birinci kategoride yer alan "on beş yaşını tamamlamamış" çocukların kendi iradeleriyle serbestçe hareket etme hakkı, niteliği itibariyle üzerinde mutlak surette tasarruf edebilecekleri bir hak olmadığından, bu haklarının ihlaline yönelik olarak gerçekleştirilen eylemlerle ilgili gösterdikleri rıza kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilemeyecektir.”15-18 yaş arası çocukların temyiz kudretlerinin varlığı halinde rızaları geçerli kabul edilir. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu bakımından değerlendirildiğinde mağdurun rızası geçerli kabul edilecek ve faile ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ceza verilmeyecektir.

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA ETKİN PİŞMANLIK

Kişiyi hürriyeti yoksun kılma suçu bakımından etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Etkin pişmanlık şartları TCK’nın 110. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre; kişiyi hürriyetinden kılma suçunu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için suçun tamamlanmış olması gerekir. Teşebbüs aşamasında kalmış suçlar bakımından şartların varlığı halinde gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanabilir. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2020/147 K. Numaralı kararına göre, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir: 

1- Suç tamamlanmalıdır. Suç tamamlanmadan, başka bir ifadeyle icra hareketleri devam ederken failin mağduru serbest bırakması durumunda etkin pişmanlık değil gönüllü vazgeçme söz konusu olacaktır. 

2- Fail, mağduru suç nedeniyle hakkında soruşturmaya başlanmadan evvel serbest bırakmalıdır. 

Soruşturmanın başlamasından sonra failin mağduru serbest bırakmasının ceza sorumluluğu üzerinde bir etkisi bulunmayacaktır. Dolayısıyla mağdurun olay yetkili merciler tarafından öğrenildikten sonra serbest bırakılması durumunda, kanunun aradığı diğer bütün şartlar gerçekleşse bile etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacak, ancak bu husus takdiri indirim nedeni olarak kabul edilebilecektir. 

3- Fail, mağduru herhangi bir baskı veya zorlama olmaksızın, kendiliğinden serbest bırakmalıdır. 

4- Mağdur fail tarafından serbest bırakılmalıdır. 

Mağdurun sanığın elinden kaçması veya olayı haber alan kolluk görevlileri veya başkaları tarafından bulunduğu yerden alınması hâlinde bu hüküm uygulanamayacaktır. Ayrıca failin mağduru "Halkın içine çıkabilecek bir hâlde" serbest bırakması gerekir. Örneğin çıplak vaziyette bırakma, kanunun aradığı anlamda serbest bırakma olarak kabul edilemeyecektir.

5- Fail mağduru zarar görmeyeceği ve istediği yere rahatlıkla ulaşabileceği güvenli bir mahalde serbest bırakmalıdır.

Mağdurun gece vakti, yerleşim yerlerine uzak ıssız bir yerde veya ormanda serbest bırakması durumunda bu hüküm uygulanamayacaktır.

 6- Failin mağdurun şahsına bir zarar vermemiş olması gerekir.

KİŞİYİ HÜRİYETİNDEN YOKSUN KILMA HAKSIZ TAHRİK

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda haksız tahrik hükümleri uygulama alanı bulur. Özellikle alacağına kavuşmak için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyen failler bakımından haksız tahrik hükümleri uygulanabilir. 

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2020 tarihli bir kararına göre; “Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, failin haksız bir tahrikin yarattığı hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında hareket ederek bir suç işlemesini ifade eder. Bu halde fail, haksız tahrikin doğurduğu öfke veya elemin, ruhsal yapısında yarattığı karışıklığın sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. 

Bu aşamada bir borcun ödenmemesi veya hukuki alacağın hak sahibine verilmemesi nedeniyle işlenen hürriyetten yoksun kılma suçlarında haksız tahrik hükmünün nasıl değerlendirilmesi gerektiği ayrıca irdelenmelidir. Salt borcu ödeyememenin haksız tahrik oluşturan bir fiil olarak kabulü mümkün değildir. Ancak ödeme gücü bulunduğu hâlde sırf kendi menfaati yahut alacaklıyı zor durumda bırakmak için borcun keyfi ve kasti biçimde ödenmemesi, alacaklıdan mal kaçırılması, gerçeğe aykırı beyan veya vaatlerde bulunulması, alacaklının sürekli oyalanması, muvazaalı davranışlarla borçtan kurtulmaya çalışılması gibi davranışlar haksız tahriki oluşturan fiil olarak değerlendirilebilecektir. Nitekim Ceza Kurulunca 19.01.2016 tarih ve 203-2 sayı ile ve 04.07.2017 tarih ve 656-360 sayı ile verilen kararlarda da bu yönde değerlendirme yapıldığı görülmektedir.”

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA TEŞEBBÜS

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu kesintisiz bir suç tipidir. Suçun tamamlanma ve bitme anları farklılık gösterir. Kişi suç teşkil edecek bir süre boyunca hürriyetinden yoksun bırakıldığında suç tamamlanmış olur. Fakat suçun bitme anı mağdurun yeniden hürriyetine kavuştuğu andır. Teşebbüs açısından suçun tamamlanma anı dikkate alınır. 

Bu sebeple ancak icra hareketlerine başlanılan fakat neticenin gerçekleşmediği kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarında teşebbüs hükümleri uygulanabilir. Örneğin failin mağduru kaçırmaya çalıştığı fakat bu eylemin engellendiği durumlarda teşebbüsten söz edilecektir.

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA İÇTİMA

Yukarıda belirttiğimiz üzere kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun araç suç olarak değerlendirildiği durumlarda faile bu suçtan dolayı ceza verilemez. 

Suçun cebir ya da tehdit kullanmak suretiyle işlenmesi halinde faile bu suçlardan ceza verilemez. 

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yağma suçu, cinsel saldırı, cinsel istismar, cinsel taciz, kasten insan öldürme gibi suçların birlikte işlenmesi hallerinde fail her suç için ayrı ayrı cezalandırılır. 

Aynı hareketle birden fazla kişinin hürriyetinin kısıtlandığı ya da suçun aynı faile karşı farklı zamanlarda birden fazla defa işlendiği durumlarda zincirleme suç hükümleri uygulanır.

KİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA MUHAKEME

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun takibi şikayete bağlı değildir. Soruşturma ve kovuşturma re’sen yapılır. 

Suçun temel ve nitelikli hallerinin yargılaması Asliye Ceza mahkemelerince yapılır. 

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu zamanaşımı süresi 8 yıldır. Fakat nitelikli hallerin varlığı halinde bu süre 15 yıl olacaktır.