KASTEN YARALAMA SUÇU VE CEZASI

KASTEN YARALAMA SUÇU VE CEZASI

Kasten Yaralama Suçu Nedir? 

Kasten yaralama suçu ve cezası TCK’nın 86. Maddesinde “Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Suç ile korunan hukuki değer bireylerin vücut dokunulmazlığı hakkıdır ki bu hak aynı zamanda anayasal güvence altındadır. 

Kasten yaralama suçu serbest hareketli bir suç tipidir. Suç kasten başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığını ya da algılama yeteneğini bozmak suretiyle işlenebilir. Bu eylemlerin herhangi birinin gerçekleşmesi ile kasten yaralama suçu oluşur. Aşağıda bu fiiller ayrı ayrı incelenecektir. 

Vücuda Acı Vermek 

Vücuda acı vermek bir kişinin vücut sağlığı ve dokunulmazlığının ihlali anlamına gelir. Vücuda acı vermek maddi bir acıyı ifade etmektedir. Kişiye tokat atılması, saçının çekilmesi gibi haller acı verme kapsamında değerlendirilir. Sözlü beyanlarla kasten yaralama suçu işlenemez. Şartların varlığı halinde sözlü beyanlar tehdit suçu kapsamında değerlendirilir. Acının derecesinin de önemi bulunmaz. Mağdura tokat atmak ile başka bir acı çektirmek arasında fark bulunmamaktadır. 

Sağlığı Bozmak 

Sağlık beden ve ruhen tam bir iyilik halini ifade etmektedir. Dolayısıyla mağdurun ruhsal bütünlüğüne saldırılması halinde de kasten yaralama suçu gündeme gelecektir. Sağlığı bozma ile bedensel, ruhsal sağlığı bozan eylemler ile hastalığa ve sakatlığa neden olan durumlar kastedilmiştir. Bir hastalığın bulaştırılması sağlığı bozma kapsamında değerlendirilir. 

Algılama Yeteneğini Bozmak 

Bu eylem ile mağdurun düşünme, idrak ya da iradi hareketlerinin bozulması kastedilmiştir. Kişiye uyuşturucu madde verilmesi halinde algılama yeteneğinin bozulduğu kabul edilecektir. Bu ifade ile kişinin uğradığı ruhsal zararların cezalandırılması amaçlanmıştır.Kasten yaralama suçu icrai hareketle işlenebileceği gibi ihmali hareketle de işlenebilir. Kanunun 86. Maddesi kasten yaralama suçunun temel hali ve cezayı artıran nedenlerini 87. Maddesi ise neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçunu düzenlemiştir. Aşağıda bu ayrımlar detaylı olarak incelenecektir.

KASTEN YARALAMA SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

TCK’nın 86. Maddesinde kasten yaralama suçunun temel hali düzenlenmiştir. Maddenin 2. Fıkrasında ise bu suçun nitelikli hallerine yer verilmiştir. Aşağıda nitelikli hal oluşturan davranışlar ayrı ayrı incelenecektir. 

A- Kasten Yaralama Suçunun Üstsoy, Altsoy, Eş veya Kardeşe Karşı İşlenmesi 

Bu nitelikli halin oluşması için failin kanunda sayılı akrabalarından birini yaralaması gerekir. Akrabalık ilişkisi Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre tespit edilir. Buradaki üstsoy, altsoy kavramları öz anne baba ve çocukları ifade eder. Dolayısıyla üvey anne-baba ya da evlatlığa karşı yaralama eyleminde nitelikli hal oluşmayacaktır. Aynı şekilde üvey kardeşlere karşı işlenen suçlarda nitelikli hal olarak değerlendirilemez. Fakat kardeşler arasında anne ya da babadan birinin ortak olması halinde nitelikli hal oluşur. Eş açısından boşanma kararının kesinleşmesine kadar işlenen yaralama eylemleri nitelikli hal olarak değerlendirilir. 

B- Kasten Yaralama Suçunun Beden Veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi 

Bu hal TCK’da düzenlenen birçok suçta nitelikli hal olarak yer almıştır. Kanun koyucu kendini savunamayacak kişilere karşı suçun işlenmesinin daha kolay olacağı düşüncesinden hareketle cezanın artırılması yoluna gitmiştir. Beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunma hallerine yaş küçüklüğü, yaşlılık, bedensel özürlülük, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı, ileri derecede hamilelik, sağır ve dilsizlik örnek olarak gösterilebilir. Fakat kanun maddesinde çocuk ifadesi bulunmadığından çocuklara karşı işlenen suçların nitelikli hal olarak değerlendirilmeyeceği yönünde görüşler mevcuttur. 

C- Kasten Yaralama Suçunun Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi 

Bu nitelikli hal mağdurun kamu görevlisi olduğu durumlarda gündeme gelir. Madde gerekçesinde belirtildiği üzere; suçun salt kamu görevlisine karşı işlenmesi yeterli değildir; mağdurun, görevinin gereklerine uygun davranılması dolayısıyla öldürülmesi gerekir. Hatta, kamu görevliliği sıfatı sona ermiş olsa bile, kişinin kamu görevinin gereklerine uygun davranması dolayısıyla öldürülmesi hâlinde de bu nitelikli unsur oluşacaktır. 

D- Suçun Kamu Görevlisinin Sahip Bulunduğu Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi 

Bu halde ise failin kamu görevlisi olması gerekir. Nüfuzun kötüye kullanılması memuriyet görevinin kişiye sağladığı saygınlığın veya otoritenin kötüye kullanılması anlamına gelmektedir. Failin kişisel nedenlerle işlediği yaralama suçları nitelikli hal kapsamında değerlendirilemez. 

E- Silahla Kasten Yaralama 

TCK’nın 6. Maddesine göre silah deyiminden; 

1. Ateşli silahlar, 

2. Patlayıcı maddeler, 

3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet, 

4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, 

5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,Anlaşılacaktır. 

Fakat silah deyiminin anlamı oldukça genişletilmiştir. Yargıtay bunun yanında saldırı veya savunma amacıyla üretilmiş olmasa dahi, fiilen bu amaçla kullanabilen her türlü araçla gerçekleştirilen kasten yaralama eylemleri cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hal olarak kabul etmiştir. Yargıtay’a göre mağdurun üzerine kahve dökmek dahi silahla kasten yaralama kabul edilmiştir. Bu nedenle her olaya göre silah kavramı ayrıca değerlendirilir. 

F- Kasten Yaralama Suçunun Canavarca Hisle İşlenmesi 

Bu nitelikli hal TCK’ya 14/04/2020 tarihinde 7242 sayılı kanunla eklenmiştir. Kanunun önceki hallerinde böyle bir nitelikli hale yer verilmemiştir. Yukarıda saydığımız diğer nitelikli hallerde cezanın yarısı kadar artırım öngörülmüşken, suçun canavarca hisle işlenmesi halinde ceza bir kat artırılacaktır.Canavarca his failin manevi dünyasıyla ilişkilidir. Fail yaralama eyleminde zevk almakta veya eylemi acıma hissi duymadan gerçekleştirmelidir. Ne var ki bu halin tespiti oldukça zordur. Bu nedenle hüküm çeşitli eleştirilere uğramıştır.

BASİT TIBBİ MÜDAHALE İLE GİDERİLEBİLİR YARALAMA

Yukarıda cezayı ağırlaştırıcı halleri saymıştık. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilir yaralama ise suçun daha az cezayı gerektiren hali olarak düzenlenmiştir. Suçun bu halinde de kasten yaralama suçunun bütün unsurları mevcuttur. Yani mağdurun vücuduna acı verilmesi, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulması neticeleri gerçekleşmiştir. Fakat yaralamanın etkisi hafiftir. Yaralamanın hafif olup olmadığı Adli Tıp Şube Müdürlüklerinin raporlarına göre belirlenir. 

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2020 tarihli bir kararına göre; 

“Mağdur hakkında Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan adli raporda, mağdurun yaralanmasının batın içi organlara zarar vermediği, delici kesici alet yaralanması olan fasyanın onarılarak ameliyatın sonlandırıldığı ve yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebileceğinin belirtildiği ancak; Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan yaralama suçlarının adli tıp açısından değerlendirilmesine ilişkin rehberde, cilt - cilt altını geçip fasia ve kas dokusunu ilgilendiren tüm penetran yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğinin kabul edilmesi karşısında, hükme esas alınan anılan raporun adli tıp kriterlerine uygunluğu konusunda tereddüt oluştuğundan, mağdurun geçici ve kesin raporları ile yaralanmasına ilişkin tüm tıbbi evrakları temin edilip, en yakın Adli Tıp Şube Müdürlüğüne gönderilerek, TCK'nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere göre rapor aldırılarak, sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken…”

KASTEN YARALAMA SUÇUNUN CEZASI

• Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

• Basit tıbbi müdahaleler ile giderilebilir yaralamalarda dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur. 

• Kasten yaralama suçunun; 

a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, 

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, 

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, 

e) Silahla, işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. 

• Kasten yaralama suçunun canavarca hisle işlenmesi halinde ise verilecek ceza bir kat artırılır.

KASTEN YARALAMA SUÇUNUN NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ HALLERİ

TCK’nın 23. Maddesine göre neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi anlamına gelmektedir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamada fiil failin kastından başka bir neticeye sebebiyet vermektedir. Neticenin ağırlaşmış olması dolayısıyla cezada da artırım yolu tercih edilmiştir. 

Failin ağırlaşmış neticeden sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamanın tespiti için bilirkişi raporunun alınması zorunludur. 

TCK 87/1 

Kasten yaralama fiili, mağdurun; 

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, 

b) Konuşmasında sürekli zorluğa, 

c) Yüzünde sabit ize, 

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, 

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,Neden olmuşsa, 86. maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, "üçüncü" fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz. 

TCK 87/2 

Kasten yaralama fiili, mağdurun; 

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, 

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, 

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, 

d) Yüzünün sürekli değişikliğine, 

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, 

Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, 86/1’e giren hallerde beş yıldan, "üçüncü" fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

KASTEN YARALAMA KEMİK KIRILMASI

Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, 86. maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır. 

Adli Tıp Kılavuzu’nda kırık veya çıkığın meydana geldiği vücut bölgesi ve bunların niteliğine göre birden altıya kadar bir derecelendirme yapılmış ve kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarına etkisinin bu derecelendirmeye göre belirlenmesi kabul edilmiştir. Nitekim Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2015 tarihli bir kararında “Adli tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif ( 1 ), ağır ( 6 ) derece şeklinde sınıflandırılması ve 5237 sayılı TCK'nın 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla 1/2 ye kadar artırımının öngörülmüş olması karşısında, katılanın adli raporunda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif ( 1 ) derece olduğunun belirtilmesine rağmen, nedenleri gösterilmeden orantılılık ilkesine aykırı olarak sanığın cezasında üst oranda artırım yapılması …” şeklinde hüküm kurulmuştur.

KASTEN YARALAMA SUÇU NETİCESİNDE ÖLÜM MEYDANA GELMESİ

Bu ağırlaştırıcı halde failin kastı yaralamaya yöneliktir. Fakat failin kastından farklı bir netice meydana gelmekte ve eylem mağdurun ölümüyle sonuçlanmaktadır. Failin ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için yaralama fiili ile ölüm neticesi arasında illiyet bağının olması gerekir. Yine bunun yanında failin ölüm neticesi bakımından en az taksir sorumluluğunun bulunması gerekir. Yani fail en azından neticeyi öngörebilmelidir.

Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmesi halinde, 86. maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan on iki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise on iki yıldan on altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır.Yargıtay’a göre basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama suçlarında ölüm neticesi meydana gelmişse dahi TCK 87/4’ün uygulama alanı olmayacaktır. Bu hallerde fail taksirle öldürme ya da bilinçli taksirle öldürme suçundan cezalandırılmaktadır. Doktrinde Yargıtay’ın bu uygulaması eleştirilmektedir. Hakim görüş kanuni boşluğun Yargıtay tarafından yanlış doldurulduğu yönündedir.

AYNI EYLEMDE BİRDEN FAZLA NİTELİKLİ HALİN BULUNMASI

Kasten yaralama suçunda birden fazla ağırlatıcı sebep bir arada bulunabilir. Böylesi durumlarda Yargıtay’a göre cezalandırma alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle yapılmalıdır. Nitekim Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2020/6391 K. Numaralı kararı aşağıdaki gibidir. 

“Müştekinin hem yaşamını tehlikeye sokan duruma hem de hayat fonksiyonlarını ağır ( 4. ) derecede etkileyecek şekilde kemik kırığına neden olacak nitelikte yaralandığı olayda, birden fazla nitelikli hal ihlaline neden olan sanıklar hakkında 5237 Sayılı TCK'nin 86/1. maddesi gereğince temel cezalara hükmedilirken TCK'nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK'nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi gözetilerek sonuç cezalara etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerekir. Sanıkların tek eylemi sonucu müştekinin hem yaşamını tehlikeye sokan duruma hem de kemik kırığına neden olacak nitelikte yaralandığı olayda, sanıklar hakkında daha ağır netice olan yaşamını tehlikeye sokan duruma neden olacak nitelikte yaralamadan dolayı 5237 Sayılı TCK'nin 86/1, 86/3-e, 87/1-d ve 87/1-son maddelerinin tatbiki ile ceza tayini gerekirken, yaralanma sırasında kemik kırığı da meydana geldiğinden ayrıca TCK'nin 87/3. maddesi uyarınca cezaların artırılması doğru değildir.”

KASTEN YARALAMA SUÇUNDA HAKSIZ TAHRİK

TCK’nın 29. Maddesinde haksız tahrik; haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemek olarak tanımlanmıştır. Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir: 

a- ) Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı, 

b- ) Bu fiil haksız olmalı, 

c- ) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı, 

d- ) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı, 

e- ) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sadır olmalıdır. 

Yukarıdaki şartların varlığı halinde kasten yaralama suçundan dolayı faile verilecek cezada haksız tahrik indirimi yapılır. TCK’nın 29. Maddesinde belirtildiği üzere haksız tahrik koşullarının varlığı halinde faile verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. 

“Karşılıklı yaralama suçlarının işlendiği olayda, tarafların olayın çıkış sebebini ve gelişimini farklı şekilde anlattıkları, bağımsız görgü tanığının da bulunmadığı anlaşılmakla, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması; bunun mümkün olmaması halinde, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde, şüpheli kalan bu halde sanık lehine haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışmasız bırakılması hatalıdır.” Yargıtay 3. CD. 2020/5596 K.

KASTEN YARALAMA SUÇUNDA MEŞRU MÜDAFAA

Meşru müdafaa TCK’nın 25. Maddesinde gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu olarak tanımlanmıştır. Suç teşkil eden bir eylemin meşru müdafaa şartları altında işlenmesi halinde faile ceza verilmez. Kasten yaralama suçunun da meşru müdafaa koşullarında işlenmesi mümkündür. Meşru müdafaa halinde faile ceza verilmeyecektir.

KASTEN YARALAMA SUÇUNDA ŞİKAYET VE UZLAŞTIRMA

Kasten yaralama suçu re’sen kovuşturulan suçlardandır. Fakat TCK’nın 86/2. Maddesi gereğince kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, soruşturma ve kovuşturma şikayet üzerine yapılır. Kasten yaralama suçunda şikayetten vazgeçme halinde fail cezalandırılmaz. 

Suçun nitelikli halleri şikayete tabi değildir. Dolayısıyla şikayetin ve şikayetten vazgeçmenin cezalandırmaya etkisi bulunmaz. 

Kasten yaralama suçunun basit ve BTM ile giderilebilecek kadar hafif olması halleri uzlaştırma kapsamındadır. Yine suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde de uzlaştırma prosedürü uygulanır.