ZORLA GETİRME KARARI

ZORLA GETİRME KARARI

Koruma tedbirlerinin bir türü olan zorla getirme kararı, CMK’nın 146. Maddesinde düzenlenmiştir. Tedbir ile yapılamayan muhakeme işlemlerinin yapılması amaçlanmaktadır ve diğer koruma tedbirlerinde aranan genel şartların zorla getirme kararı açısından da var olması gerekir. Yine tedbir uygulanırken ölçülülük ilkesine mutlaka riayet edilmelidir. 

CMK’nın 146. Maddesine göre; hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya 145 inci maddeye göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir. Maddede tedbirin aşağıda ayrıntılarına değineceğimiz uygulanma şartları açıkça belirtilmiştir. Fakat burada bir hususu belirtme gereği duymaktayız. Şüpheli ya da sanığın çağrıya rağmen gelmemiş olması gerekir. Çağrı yapmadan zorla getirme kararı verilmesi hukuka aykırılık teşkil edecektir. 

Kanun koyucu her ne kadar davetiye usulü uygun görmüşse de bazı durumlarda davetiye göndermeden de zorla getirme emri verilebilmesinin önünü açmıştır. Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli neden bulunanlar hakkında çağrı kâğıdı gönderilmesi gerekmeden doğrudan zorla getirme kararı çıkarılabilir. 

Zorla getirme emri sadece şüpheli veya sanık için değil, bilirkişi, tanık, müşteki veya mağdur hakkında da verilebilir. Konunun detaylarına aşağıda ayrıntılarıyla değineceğiz.

ZORLA GETİME ŞARTLARI

Zorla getirme kararının verilmesi için bazı şartların varlığı aranır. Öncelikle belirtmek gerekir ki zorla getirme kararı ile yapılamayan muhakeme işlemelerinin yapılması hedeflenmiştir. Bu işlemler ifade alma veya sorgu olabileceği gibi keşif, teşhis gibi başka muhakeme işlemleri de olabilir. 

CMK’nın 146/1. Maddesine göre ifadesi alınmak veya sorgusu yapılmak üzere davetiyeye rağmen gelmeyen şüpheli veya sanık hakkında zorla getirme kararı verilebilir. 

Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan kişilere çağrı kâğıdı gönderilmesi zorunluluğu bulunmaz. Bu kişiler hakkında doğrudan zorla getirme emri düzenlenebilir.

KİMLER HAKKINDA ZORLA GETİRME KARARI VERİLEBİLİR?

Zorla getirme kararı sanık, şüpheli, mağdur, müşteki, tanık ve bilirkişi hakkında verilebilir. 

CMK’nın 44. Maddesine göre; usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili usulüne göre ödettirilir. 

Tanıkların çağrılması usulünü Ceza Muhakemesinde Tanıklık başlıklı incelememizde açıklamaya çalışmıştık. Bu incelememizde de önemli bir hususu tekrar etme gereği duymaktayız. 

Tanıkların çağrılması usulü CMK’nın 43. Maddesinde düzenlenmiştir. 43. Maddeye göre: 

“Tanıklar çağrı kâğıdı ile çağrılır. Çağrı kağıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde tanıklar için zorla getirme kararı verilebilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve bunlara çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem uygulanır. 

Bu çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kağıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz.”Görüleceği üzere tanık hakkında zorla getirme kararının verilebilmesi için iki istisnaya yer verilmiştir. Birinci istisnayı tutuklu işler oluşturmaktadır. Kanunda düzenlenmiş ikinci zorla getirme hali ise çağrı kağıdına rağmen tanığın mahkemeye gelmemesidir. Tanıklara çağrı kâğıdı gönderilmezse o tanığın zorla getirilmesine karar verilemez. Yani çağrı kâğıdı dışında telefon telgraf vb. iletişim araçlarıyla yapılan çağrılar bakımından zorla getirme kararı verilemez. 

Bilirkişilerin de zorla getirilmesi mümkündür. Tanık hakkındaki açıklamalarımız bilirkişiler bakımından da geçerlidir. 

Birçok yerde belirttiğimiz üzere müşteki ve mağdur hakkında da zorla getirme emri düzenlenebilir. İfadesi alınmak üzere davet edilen müşteki ifadeye gelmezse cumhuriyet savcısı zorla getirme kararı verebilir. 

“Meşruhatlı davetiye ile usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen mağdur veya müştekiler zorla getirilir.” (CMK 44). 

“Mağdur ile şikayetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir. Kovuşturma evresine geçildiğinde çağrı kâğıdına iddianame eklenir. Ayrıca, iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de bildirilir.” 

Bu hususta yapılacak “ve zorla getirme” bakımından tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.” (CMK 233) 

Burada da çağrı kağıdına bağlanan sonuçların aynen geçerli olduğu kanaatindeyiz.

ZORLA GETİRME KARARI KİM TARAFINDAN VERİLİR?

Hürriyeti kısıtlayıcı bir koruma tedbiri olan zorla getirme tedbirinin uygulanabilmesi açısından hâkim kararı gerekir. Fakat cumhuriyet savcısının da zorla getirme kararı verme yetkisi kabul edilmiştir. CMK’nın 146/4. Maddesinde yer alan “Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmi dört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.” Hüküm gereği cumhuriyet savcısının kararı verme yetkisi açıkça kabul edilmiştir. 

Konuya ilişkin örnek bir Yargıtay kararı da aşağıdaki gibidir: 

“İfadesine başvurulmak üzere çağrı gönderilen müştekinin gelmemesi üzerine, zorla getirilmesi yetkisi 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 Sayılı Yasanın 20. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK.nun 146.maddesinin 4. ve 5.fıkralarıyla ve eklenen 7.fıkrasıyla C. Savcısına da tanınmış olduğu ve bu nedenle G. 1.Asliye Ceza Mahkemesinin itirazın reddine dair kararında bir isabetsizlik bulunmadığının anlaşılması karşısında,” YARGITAY 5.CD.2007/542 E.

ZORLA GETİRME SÜRESİ

Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder. (CMK 146/5) Görüleceği üzere kanun koyucu tedbirin sonlanması bakımından bir süre belirlememiş işlemin bitmesini aramıştır. Yukarıda sayılan işlemlerin gerçekleşmesi ile zorla getirme tedbiri kendiliğinden sonlanır. 

CMK 146/4 gereğince: 

“Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmi dört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.” 

Zorla getirme kararında bulunması gerekenler ise kanunda şöyle sayılmıştır: 

“Zorla getirme kararı, şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili suçu, gerektiğinde eşkalini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir.” CMK 146/2)

ZORLA GETİRME EMRİ NASIL UYGULANIR?

Zorla getirme kararı kolluğun kararın uygulanacağı kişiye tebliği ve eşliği suretiyle yerine getirilir. Burada kolluk kuvvetlerinin hakkında karar uygulanacak kişinin evine ya da iş yerine zorla giremeyeceğini belirtmek gerekir. Kişinin evinden çıkmaması halinde kararın yerine getirilmediğinin tespiti ile yetinilmelidir. Zira CMK’nın 146/6. Maddesinde de “Zorla getirme kararının yerine getirilememesinin nedenleri, köy veya mahalle muhtarı ile kolluk görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla saptanır.” Hükmü yer almaktadır.

Zorla getirilecek kişinin kamusal alanda bulunması halinde kolluk eşliğinde çıkarılacağı makama götürülmesi gerekir. 

Zorla getirme kararı yakalamadan farklıdır. GBT sorgusu üzerinden zorla getirme kararlarına ulaşılamaz. Uygulamada genellikle zorla getirme kararı çıkarılanın çağrıldığı makama davet edilmesiyle yetinilir.

Kolluğun CMK 146/3. Maddesi gereğince zorla getirme kararının bir örneğini şüpheli ya da sanığa vermesi gerekir.

ZORLA GETİRME KARARINA İTİRAZ

Zorla getirme kararına karşı genel hükümler uyarınca itiraz kanun yoluna başvurmak mümkündür. 
Kararı tebliğ alan ilgili 7 gün içerisinde itiraz yoluna başvurarak kararın kaldırılmasını isteyebilir.
Kararın cumhuriyet savcısı tarafından verildiği hallerde ı nasıl bir yol izleneceği kanunda düzenlenmiş değildir. Bu gibi hallerde kıyas yoluna başvurularak sulh ceza hakimliğine itiraz edilebilir.