KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASI

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASI

Türk Borçlar Hukuku’nun özel hükümlerinde düzenlenmiş sözleşme türlerinden birini kira sözleşmeleri oluşturur. Kira sözleşmesine ilişkin hükümler kanunun 299-357. Maddeleri arasında yer almaktadır. 

Buradan hareketle kira sözleşmesinin her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen ivazlı bir sözleşme olduğunu belirtmek gerekir. Sözleşmenin en önemli unsurunu ise bedel oluşturur ve kira sözleşmesi sürekli edimli bir sözleşme türüdür. 

Bilindiği üzere mevzuatımızda sözleşme serbestisi prensibi geçerlidir. Dolayısıyla kira sözleşmesi kurulurken taraflar kira bedelini özgürce kararlaştırabilirler. Yine kiradaki artış oranları da serbestçe kararlaştırılabilir. Fakat kanun koyucu bu serbestiye bir üst sınır getirmiştir. Şöyle ki; TBK’nın 344. Maddesine göre: 

“Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında "tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim" oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. 

Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının "tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim" oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.” 

Yukarıda sözleşmenin zayıf tarafı olarak görülen kiracının korunması buna karşılık kiralayanın da enflasyondan etkilenmemesinin sağlanması amaçlanmıştır. Bu hükümle ilgili ülkemizde geçmiş yıllarda pek sıkıntı yaşanmamaktaydı. Ta ki 2020’li yıllarda enflasyonun öngörülemez şekilde artması ve gayrimenkul piyasasında yaşanan arz talep dengesindeki inanılmaz değişime kadar. Bugünün koşullarında kiracı ve mülk sahiplerinin bu sebeplerle sıklıkla karşı karşıya gelmektedir. Bir tarafta enflasyon oranında zam isteyen mülk sahipleri, bir tarafta kira fiyatlarının inanılmaz artışı ve arz talep dengesinin bozulması diğer tarafta ise enflasyonun hızına yetişemeyen kiracılar bulunmaktadır. Üstüne 2022 yılının haziran ayında yasal zam oranının 2023 Temmuz ayına kadar yüzde 25 oranından fazla yapılamayacağını düzenleyen bir kanun çıkarılmıştır. Bu kanunla resmi enflasyonun neredeyse çeyreği oranında artış yapılabileceği kararlaştırılmıştır. Bu noktada kira konusu içinden çıkılmaz bir hal almıştır. 

Fakat bu Kanun’un geçici olduğu unutulmamalıdır. 2023 yılının temmuz ayından sonra yapılacak artışlarda bu kural geçerli olmayacaktır. Yine iptal davasına konu edilmesi halinde bu kanunun iptal edileceği kanaatindeyiz. Yukarıdaki tarihten sonraki artışlar bakımından genel hükümler çerçevesinde hareket edilecektir. Buna rağmen birçok mülk sahibi kira artışlarının enflasyon oranına yetişemediğini haklı olarak söyleyecektir. Kiracılar bakımından da kazandıkları ücretin kiraya yetmeyeceği kaygıları yaşanmaktadır. Burada suçlu aramak yerine çözüm geliştirmek gerektiği kanaatindeyiz. Zira ülkedeki konut sıkıntısının tek sebebi enflasyon da değildir. 

Günümüz koşullarında eski kiracısını tahliye etmeye çalışan mülk sahiplerinin oranı oldukça fazladır. Fakat olması gerektiği gibi, tahliyenin gerçekleştirilebilmesi oldukça sıkı şartlara tabi tutulduğundan her zaman tahliye gerçekleştirmek mümkün olmamaktadır. Tahliyeye ilişkin açıklamalarımıza Kiracı Tahliye Davası ve Sebepleri  başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz. 

Aldığı kira bedelinden memnun olmayan kiralayanların başvurabileceği bir yol olarak kira bedelinin tespiti davası bulunmaktadır. Ayrıca kiralarda düşüş yaşanması ihtimalinde bu yola kiracılar tarafından da başvurabilir. İnceleme konumuzda kira tespit davalarının genel özelliklerine yer vereceğiz. Ayrıca bu davanın açılma süresi, yetkili ve görevli mahkemeleri açıklamaya çalışacağız. Burada akla tespit davası yerine uyarlama davası açılabilir mi? Sorusu gelmektedir. Bu soruyu olumsuz cevaplamak gerekir. Zira yargı kararlarında enflasyon ya da ekonomi sebebiyle uyarlama davası açılamayacağına hükmedilmektedir. Dolayısıyla kira bedelini artırmanın tek yolu (günümüz özelinde) tespit davasından geçmektedir. Normal koşullarda uyarlama davasının açılmasının önünde bir engel yoktur. Fakat uyarlama davası için aranan koşulların mutlaka bulunması gerekir.

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASININ HUKUKİ NİTELİĞİ

Bilindiği üzere tespit davaları, genel olarak bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının belirlenmesine ilişkin davalardır. Bu dava ile hukuki ilişki hakkındaki kuşku ve tereddütler giderilir. Tespit davaları hakların istikrarını temin etmekle toplumsal bir yarar sağlar. Tespit davasının amacı da hukuki belirsizliği gidermek, başka bir deyişle hukuki ilişkileri taraflar açısından belirli hale getirmekten ve bu yolla barışı sağlamaktan ibarettir. 

Buna göre, kira bedelinin tespiti davalarında verilen kira tespiti kararları, diğer tespit davalarında olduğu gibi bir hukuki ilişkiyi tespit etmez. Amacı sadece kira sözleşmesinin yeni dönemde belli olmayan kira bedeli unsurunu belirli bir hâle getirmekten ibarettir. Gerçekten de taraflar anlaşamamışlarsa, kiranın tespitinde hukuki sonuç ancak hâkimin kararı ile doğar. Gerçi, yeni dönemde kiranın belli olması için mutlaka bir mahkeme kararı alması şart değildir. Çünkü taraflar anlaşırlarsa mahkeme kararına gerek kalmadan hukuki sonuç doğar. Tarafların ancak anlaşamaması hâlinde bu hukuki sonucun doğması için dava açmaları gerekir. 

Böylece kira tespiti kararları eda davaları sonunda verilen mahkûmiyet kararlarına değil, inşai davalar sonunda verilen kararlara yakın bir nitelik göstermektedirler. Dolayısıyla kira bedelinin tespitine ilişkin olarak açılmış olan davada, tespit davasında olduğu gibi bir hukuki ilişkiye dair karar verilmesi yerine, var olan hukuki ilişkiye ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkması veya var olan bir hukuki durumun değişmesi söz konusu olmaktadır. YHGK 2021/267 K.

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASINI KİM TARAFINDAN-NEREDE AÇILIR?

Kira Tespit Davası Kim Tarafından Açılır? 

Davayı hem kiraya veren hem de kiracı açabilir. Paylı mülkiyette her paydaş kendi payı adına dava açabilirken elbirliği mülkiyetinde bütün ortakların beraber dava açması gerekir. 

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Kira uyuşmazlıklarında genel görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Yetki meselesinde ise ikili bir ayrım yapmak gerekir. Dava, davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi kira sözleşmesinin düzenlendiği yer mahkemesinde de açılabilir.

KİRA BEDELİNİ TESPİT DAVASI NE ZAMAN AÇILIR?

Kira bedelinin tespiti davası açmak için iki farklı durumu incelemek gerekir. 

Öncelikle taraflar arasında yazılı ya da sözlü bir kira sözleşmesi kurulmuş fakat sözleşmede kira artırımına dair hüküm bulunmuyorsa TBK’nın 344/2. Maddesi uygulanır. Buna göre: 

“Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının "tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim" oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.” 

Yukarıdaki hükümden de anlaşılacağı üzere burada davanın 5 yıllık süre geçirildikten sonra açılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Kiraya veren artırım talebinde bulunuyorsa yenileme döneminden önce ya da yenileme dönemi içerisinde tespit davası açabilir.Taraflar artış oranını belirlemişlerse tespit davası açılamaz. 

5 yıl Şartı 

Sözleşmede kira artış oranı belirlenmiş ya da belirlenmemiş olsun, sözleşmenin yapılmasının üzerinden 5 yıl geçmişse kiraya verenin ya da kiracının kira bedelinin tespiti davası açma hakkı bulunmaktadır.Konuyu düzenleyen TBK’nın 344/3. Maddesi aşağıdaki gibidir: 

“Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından "tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim" oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.” 

Yukarıdaki hükümden anlaşılacağı üzere kira ilişkisinin 5 yıldan uzun sürdüğü hallerde başkaca bir şarta gerek olmaksızın tespit davası açılabilir. Burada yeni kira hâkim tarafından belirlenecektir. Ayrıca hâkimin TÜFE ile bağlı olmadığını söylemek gerekir.

YENİ BELİRLENECEK KİRA TUTARI NE ZAMANDAN İTİBAREN GEÇERLİ OLUR?

TBK’nın konuyu düzenleyen 345. Maddesi aşağıdaki gibidir: 

Kira bedelinin belirlenmesine ilişkin dava her zaman açılabilir. 

Ancak, bu dava, yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açıldığı ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bildirimde bulunulmuş olması koşuluyla, izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açıldığı takdirde, mahkemece belirlenecek kira bedeli, bu yeni kira döneminin başlangıcından itibaren kiracıyı bağlar. 

Sözleşmede yeni kira döneminde kira bedelinin artırılacağına ilişkin bir hüküm varsa, yeni kira döneminin sonuna kadar açılacak davada mahkemece belirlenecek kira bedeli de bu yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olur. 

Görüleceği üzere sözleşmede artış şartı yoksa tespit miktarının yeni kira yılından itibaren geçerli olabilmesi için, davanın yeni kira döneminden 30 gün önceki bir tarihte açılması gerekir. Bu daha çok sözlü kira sözleşmelerinde gündeme gelir. Yine artış oranına dair sözleşmesel bir yükümlülük yoksa hak kaybı yaşamamak adına davayı yeni kira yılından 30 gün önce açmak gerekir. İhtar çekilmesi halinde de aynı sonuçlar doğacaktır. Örnek bazı Yargıtay kararları aşağıdaki gibidir: 

“Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde artış şartı bulunmadığına ve süresinde gönderilmiş ihtarname veya açılmış dava da bulunmadığına göre, 20.11.2014 tarihinde açılan asıl dava dilekçesinin 08.12.2014 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olması ve yine birleşen davanın 24.12.2014 tarihinde açılmış olması karşısında 01.01.2015 günü başlayan dönem için kira bedelinin tespitine karar verilemez. Ancak temyiz incelemesi sırasında yeni dönemin ( 01.01.2016 ) başladığı da göz önünde bulundurularak, mahkemece bir sonraki dönem için ( 2016 ) kira bedelinin tespitini isteyip istemediği hususunun davacılara sorularak, istenmesi halinde bir sonraki dönem için kira bedelinin tespitine karar verilmesi aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekir.” Y3HD. 2019/435 K. 

“Dava, kira parasının tespiti istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen sözlü kira sözleşmesinin bir Ocak başlangıç tarihli olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı tarafından kira artışına dair olarak gönderilen, 10/12/2014 keşide tarihli ihtarname, davalı kiracıya 17/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiş davacı vekili 18/02/2015 tarihinde açtığı dava ile 01/01/2015 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitini istemiştir. Bu durumda süresinde açılmış dava bulunmadığına göre 01/01/2015 tarihinde başlayan dönem için kira parasının tespitine karar verilemez. Mahkemece 01/01/2016 tarihinden itibaren başlayan dönem yönünden kira bedelinin tespitini isteyip istemediği hususu davacıdan sorularak, tespit istemesi halinde davanın esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi, aksi takdirde davanın reddine karar verilmesi gerekir.” Y6HD. 2016/5259 K. 

Fakat kira sözleşmesinde artışa ilişkin hüküm mevcutsa, artış hükmünün bu yeni dönemi kapsaması bakımından davanın 30 gün önceki bir tarihte dava açılmış olması gerekmez. Bazı Yargıtay kararları aşağıdaki gibidir: 

“Davacıların murisi ile davalı arasında imzalanan beş yıl süreli kira sözleşmesinin hususi şartlar 5. Maddesinde "Her yıl kira artış oranı Bakanlığın açıkladığı oran nispetinde olacaktır." hükmü düzenlenmiştir. Yenilenen ve yine beş yıl süreli kira sözleşmelerinde de artış yapılacağı kararlaştırılmış olup artış yapılacağına dair hüküm sebebiyle TBK'nın 345/ son maddesi gereğince kira dönemi sonuna kadar dava açılabileceğinden kira bedelinin artırılarak tespitinin istenmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken süresinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” Y3HD. 2018/5902 K. 

“Dava, 1.050,00 TL kira bedelinin 1.750,00 TL olarak tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, dava açılış tarihi itibariyle ait olduğu kira dönemi sebebiyle 01.10.2012 tarihinden geçerli olmak üzere aylık kira bedelinin brüt 1.600 TL olarak tespitine, fazla istemin reddine karar verilmiş Taraflar arasında 01.10.1998 başlangıç tarihli kira sözleşmesi düzenlendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde artış şartı bulunduğu kabul edildiği halde 07.06.2012 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesi ile bir sonraki dönem olan 01.10.2012 tarihinden itibaren kira bedelinin tespitine karar verilmesi doğru değildir. Bu itibarla, mahkemece 01.10.2011 tarihinden itibaren rayiç kira bedelinin yöntemine uygun şekilde belirlenmesi gerekir.” Y3HD. 2017/363

YENİ KİRA BEDELİ NASIL BELİRLENİR?

Yukarıda belirttiğimiz üzere kira sözleşmesinin kurulmasının üzerinden 5 yıl geçmemişse ve diğer şartlar mevcutsa kira tespit davası açılabilir. Bu durumda artırım oranıyla yeni kira bedeli belirlenirken hâkim TBK’nın 344/2. Maddesi ile bağlı olacaktır. Buna göre; taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının "tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim" oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir. 

Öte yandan 5 yılı aşkın sözleşmelerde bu kural geçerli olmayacaktır. Yani hâkimin TÜFE oranı ile bağlı olduğu söylenemez. Bu gibi durumlarda ise TBK’nın 344/3 hükmü uygulanır. Buna göre: 

“Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından "tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim" oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.” 

5 yılı aşkın sözleşmelerde yeni kira bedeli belirlenirken emsal kira sözleşmelerinden yararlanılır. Yine bu hususta taşınmazın bütün özellikleri göz önünde bulundurulur. Hak ve nesafet ilkesi gereğince artırım yapılır. Aşağıdaki Yargıtay kararında konuya ilişkin açıklamalar yer almaktadır: 

“Hak ve nesafet” ilkesi uyarınca kira parasının tespit edilmesi için, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örnekleri dosyaya alınmalı, bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak, dava konusu yer ile ayrı ayrı ( konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb. ) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın tespiti istenen kira dönemi itibariyle yeniden kiraya verilmesi halinde boş olarak getirebileceği kira parası belirlenmeli, hakimce bu kira parası dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafete uygun makul bir kira parasına hükmedilmelidir. Mahkemece, belirtilen ilkeler ışığında düzenlenecek şekilde rapor aldırarak dava konusu kiralananın tespiti istenen dönem itibariyle yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği aylık kira bedeli belirlenerek ve bunun üzerinden hak ve nesafet indirimi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” Y3 HD. 2019/5879 K.

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASINDA HAKKANİYET İNDİRİMİ

Yukarıda tespit davası sonucunda hak ve nesafet ilkesi çerçevesinde bir hükme varılacağını açıklamıştık. Burada hâkimin kiracı lehine bir indirim yapması gerekir ki bu da yargı kararlarına hakkaniyet indirimi olarak yansımıştır. Uygulamada indirimin yüzde 10 ila 15 bandında yapıldığı görülmektedir. Fakat günümüz koşulları gözetilerek hakkaniyet indirimi oranında bir artırım yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Hakkaniyet indiriminin yansıdığı bazı Yargıtay kararları da aşağıdaki gibidir: 

“Hak ve nesafete uygun kira belirlenirken; en son ödenen aylık kira bedeline endekse ( ÜFE ) göre artış yapılarak belirlenen kiradan daha düşük olmayacak şekilde taşınmazın boş olarak yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira bedelinden, davalının eski kiracı olduğu gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılması gerekmektedir.” Y3HD. 2021/8864 K. 

““Hak ve nesafet” ilkesi uyarınca kira parasının tespit edilmesi için, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örnekleri dosyaya alınmalı, bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak, dava konusu yer ile ayrı ayrı ( konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira başlangıç tarihi, kira süreleri vb. ) kira parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı, dava konusu taşınmazın tespiti istenen kira dönemi itibariyle yeniden kiraya verilmesi halinde boş olarak getirebileceği kira parası belirlenmeli, hakimce bu kira parası dikkate alınmak suretiyle hak ve nesafete uygun makul bir kira parasına hükmedilmelidir. Mahkemece, belirtilen ilkeler ışığında düzenlenecek şekilde rapor aldırarak dava konusu kiralananın tespiti istenen dönem itibariyle yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği aylık kira bedeli belirlenerek ve bunun üzerinden hak ve nesafet indirimi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.” Y3HD. 2019/5789 K.

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASI BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILABİLİR Mİ?

Bu davanın belirsiz alacak davası ya da kısmi dava olarak açılabilmesi mümkün değildir. Aşağıdaki Hukuk Genel Kurulu kararında bu durumu şöyle ifade edilmiştir: 

“Daha önce de belirtildiği gibi kira bedelinin tespiti davaları kendine özgü bir dava olup inşai davalar sonunda verilen kararlara yakın bir niteliktedir. Bu davalarda sadece ilgili kira döneminde geçerli olacak kira bedelinin tespiti istenir ve kira bedelinin tespiti davasının sınırlı bir konusu vardır. Dava sonucunda hâkim, ileriye yönelik olarak bir yıllık süre zarfında uygulanacak olan kira bedelini belirler ve kira sözleşmesinde yer alan kira bedeli, hâkim kararı ile değiştirilmiş olur. Davanın bu niteliği gereğince kira bedelinin tespitine ilişkin talep bölünemez ve kira bedeli davacı tarafından bir seferde açık ve net olarak istenilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla kira bedelinin tespiti davalarında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulamaz ve saklı tutulan bu hakla ilgili olarak ıslah talebinde bulunulamaz. 

Öte yandan kira bedelinin tespitine ilişkin talep dava dilekçesinde belirtilen döneme ilişkin olduğundan, ıslahla bedelin artırılması durumunda ise daha sonraki bir dönemi kapsayacak şekilde talepte bulunulmuş olur ve bu da kira bedelinin tespiti davalarının niteliğine aykırıdır.” YHGK 2021/267 K. 

Bu davada hâkim taleple bağlıdır ve fazlasına karar veremez. Tespit davası açılmadan önce davacı tarafından bir araştırma yapılmalı ve istenen kira bedeli dava dilekçesinde net olarak belirtilmelidir. Bu durum vekalet ücreti bakımından da ayrıca önemlidir.

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ DAVASINDA VEKALET ÜCRETİ

Kira bedelinin tespiti davalarında; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 9. madde hükmü gereğince hükmedilen aylık brüt kira ile son dönem ödenen brüt kira farkının bir yıllık tutarı üzerinden davacı yararına, davada talep edilen aylık brüt kira bedeli ile hüküm altına alınan aylık brüt kira bedeli farkının bir yıllık tutarı üzerinden davalı yararına vekalet ücreti hesaplanması ve bu miktarların, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten az olamayacağı dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Y6HD. 2015/3359 K.