TİCARİ DAVALAR

TİCARİ DAVALAR

TİCARİ DAVA NEDİR?

Ticari davalar ticaret mahkemesi olarak iş gören özel mahkemelerce görülen davalardır. Bir davanın ticari dava olmasının muhakeme usulü açısından sonucu sadece özel yetkili mahkemede görülmesidir. TTK ticari davaların görülmesi için özel bir muhakeme usulü belirlemediğinden yargılama usulü açısından diğer davalarla herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. TTK’nın 4. Maddesine göre ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır. Bu düzenlemeden de görüldüğü üzere muhakeme usulü açısından özel bir düzenleme bulunmamakla ticari olmayan davalara göre tek fark belli bir sınırın altında kalan davalarda basit yargılama usulünün uygulanacak olmasıdır. Bunun yanında ticari işlere uygulanacak hükümler ile adi işler arasında farklılıklar bulunmaktadır. Ticari iş ve ticari dava arasındaki ayrıma aşağıda ayrı başlık altında ayrıca değinilecektir.

TİCARİ DAVA ÇEŞİTLERİ

Ticari davalar mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve bir ticari işletme ile ilgili olan havale, vedia ve telif gibi haklarla ilgili davalar olarak 3 başlık altında toplanmaktadır.

MUTLAK TİCARİ DAVALAR

Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardır. Tarafların tacir olup olmaması bu davaların ticari dava olması sonucunu değiştirmeyecektir. 

Bu davalar TTK 4. Maddesinde; 

(1) … tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; 

a) Bu Kanunda, 

b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 

c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, 

d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, 

e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, 

f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır, denilmek suretiyle sayılmıştır.

NİSPİ TİCARİ DAVALAR

Yukarıda mutlak ticari davaları tanımlarken kanunda sayılan davaların tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılacağını belirtmiştik. Nispi ticari davalar ise mutlak ticari davalar ve bir ticari işletme ile ilgili olan havale, vedia ve telif gibi haklarla ilgili davalar dışında kalan ve dayanağını TTK’nun 4. Maddesinin “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri …” şeklindeki ibaresinden alan davalardır. Yani maddeden anlaşılması gereken bir davanın iki tarafının da tacir olması ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi halinde davanın ticari dava olarak nitelendirileceğidir. Bu iki şart bir arada gerçekleşmezse dava ticari dava olarak görülmeyecektir.

BİR TİCARİ İŞLETME İLE İLGİLİ OLAN HAVALE, VEDİA VE TELİF GİBİ HAKLARLA İLGİLİ DAVALAR

Bir davanın ticari dava olarak görülmesi için ya mutlak ya nispi ticari davalar arasında yer alması gerekmektedir. Fakat 3. Grup olarak saydığımız bir ticari işletme ile ilgili olan havale, vedia ve telif gibi haklara ilişkin davaların ticari dava sayılması için yalnızca bir tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterlidir.

TİCARİ DAVA GÖREVLİ MAHKEME

Görev kuralları Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmesine rağmen ticari davalarda göreve ilişkin kurallar TTK’nın 5. Maddesinde düzenlenmiştir. TTK’nın 5/1. Maddesine göre “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” 

‘’Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir.’’ TTK 5/2 

Yukarıda 3 başlık altında saydığımız davaların görüleceği görevli mahkemeler asliye ticaret mahkemeleridir.

TİCARİ DAVALARDA ARABULUCULUK

Arabuluculuk mevzuata uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin alternatif bir çözüm yolu olarak eklenmiştir. 01.01.2019 tarihinden itibaren ticari davalarda dava açılmadan önce arabuluculuk prosedürünü uygulamak zorunlu hale getirilmiştir. Bu düzenleme ise TTK’nın 5/A maddesine eklenmiştir. İlgili düzenleme aşağıdaki gibidir. 

TTK MADDE 5/A 

1- Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. 

2- Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

ASLİYE TİCARET MAHKEMELERİ İLE ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ

TTK. ‘nın 5/3 Maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” Düzenlemesi yapılmıştır. Bu nedenle asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. 

Asliye ticaret mahkemelerinin diğer mahkemelerle arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olmasının sonucu mahkemenin görev şartını resen inceleyecek olmasıdır. Bu düzenlemeyle davalı da yargılamanın her aşamasında görevsizlik iddiasında bulunabilecektir. 

Asliye ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ticari davalara asliye hukuk mahkemeleri asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacaktır. Eğer bu sıfat kararlaştırılmadan dava görülüyorsa (asliye hukuk mahkemesinde dava açıldıysa) görevsizlik mahkemece gözetilmez. Davalının görev itirazında bulunması gerekir. Görev itirazında bulunulmamışsa TTK’nın 5/4 maddesinde düzenlenen “Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.” Şeklindeki hüküm uygulanır. Bu hususa dikkat edilmelidir.

TİCARİ İŞ NEDİR?

TTK’nın 3. Maddesi ile ticari iş kavramı ve sınırları belirlenmiştir. Bunun yanında TTK’nın 19. Maddesinde ticari iş karinesi düzenlenmiştir. Dolayısıyla bir işin ticari nitelikte olup olmadığı aşağıdaki şekilde belirlenir. 

1- TTK’nın 3. Maddesinde Düzenlenen İşler

Burada tarafların tacir olup olmaması ya da işlemin ticari işletmeden kaynaklanıp kaynaklanmamasının bir önemi bulunmaz. Örneğin kambiyo senetlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar sadece TTK’da düzenlenmeleri sebebiyle ticari işlerden sayılırlar. 

2- Bir Ticari İşletmeyi İlgilendiren İş ve Fiiller

Bir ticari işletmenin tarafı ya da konusu olduğu bütün işler ticari iş sayılır. Ticari işletmeye yer kiralanması, işçilerle hizmet sözleşmesi yapılması gibi işler kanun gereği ticari iş sayılacaktır. 

3- Ticari İş Karinesi 

TTK’nın 19/1. Maddesine göre bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Kanun koyucu bu hükümle ticari iş karinesini düzenlemiştir. Gerçek kişi tacirlerin işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Yine maddenin 2. Fıkrasında ise “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” Hükmü bulunmaktadır. 

Ticari iş ve ticari dava kavramları birbirinden farklı kavramlar olmakla uygulamada hataların önüne geçilebilmesi için bu farklılığın mutlaka kavranması gerekir. TTK anlamında ticari davalar mahiyeti itibariyle hakimin özel uzmanlığına ihtiyaç gösteren davaları ifade etmektedir. Bu nedenle her ticari iş ticari dava olarak görülemeyecektir. Ticari işler TTK’nın 3. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre “bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” Oysa ticari davaların tanımlandığı 4. Madde ise bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için yukarıda da saymış olduğumuz bazı kriterler getirmiştir. Buradan hareketle her ticari işin ticari dava olarak görülmeyeceği sonucuna varılacaktır. Dolayısıyla görevli mahkeme tayin edilirken ticari işin aynı zamanda ticari dava olup olmadığı hususu titizlikle incelenmelidir. 

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1026 E. Sayılı kararında ticari işleri; “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.” Şeklinde tanımlamıştır.

TİCARİ İŞ – ADİ İŞ

İşin ticari iş olması özel ticari kuralların uygulanmasını gerektirir. Bu kurallar TTK’nun çeşitli hükümlerinde mevcuttur. Örnek olarak ayıplı mallara ilişkin hükümlerde farklılıklar mevcuttur. Yine uygulanacak faiz oranlarının farklılığı da bir diğer durumdur.

TİCARİ İŞ VE TİCARİ DAVA AYRIMI

Yukarıda ticari dava ile ilgili açıklamalarımız mevcuttur. 3 başlık altında saymış olduğumuz şartlar bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK'nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini kendiliğinden ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı kendiliğinden ticari dava haline getirmez. Diğer şartların da varlığı aranır. Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016 tarihli bir kararında “Dava; elektrik aboneliğinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflardan yalnızca davacının tacir olduğu, davalının tacir sıfatının bulunmadığı, bu kapsamda somut uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur.” Şeklinde hüküm kurulmuştur. 

Asliye hukuk ya da başka bir mahkemede görülmekte olan bir davaya da TTK 19/2’ deki şartların oluşması durumunda ticari iş hükümleri uygulanabilecektir. Örneğin şartları taşıyan bir dava da tacir olmayan taraf tacir aleyhine ticari faiz uygulanmasını isteyebilir. Ve ticari iş karinesi gereği ticari faiz uygulanabilir.