MARKA HAKKININ İHLALİ

MARKA HAKKININ İHLALİ

Bir işletmeye ait mal veya hizmetleri diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmek amacıyla kullanılan işaretler marka olarak adlandırılır. Marka hakkı tacirlere özgü bir hak değildir. Dolayısıyla tacir olmayan kişilerin de marka kullanabilmesi mümkündür. 

Türkiye markaya ilişkin hükümler bakımından Avrupa ülkeleri ile uyumlu düzenlemeler getirmiş birçok uluslararası sözleşmeye taraf olmuştur. Daha önceleri markaya ilişkin hükümler 556 sayılı KHK ile düzenleme altına alınmıştı. Fakat KHK’nın artık ihtiyacı karşılayamaması sebebiyle 10.01.2017 tarihinde 6769 sayılı Sınai Mülkiyetler Kanunu yürürlüğe girmiş ve 556 sayılı KHK’yı ilga etmiştir. 

6769 sayılı SMK’da markayı “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaret” olarak tanımlamıştır. 

Her tür işaret deyiminden anlaşılacağı üzere kanun marka olabilecek işaretleri sınırlandırmamıştır. Ayrıca yine kanun metninde renk, ses, tat, koku gibi soyut işaretlerinde marka olarak kullanılabileceği düzenlenmiştir. Kanun markanın ayırt edilebilir olmasını aramıştır.

MARKANIN İŞLEVLERİ

Marka ürün ya da hizmete kimlik kazandıran bir işarettir. Dolayısıyla markanın en önemli işlevinin ayırt etme olduğu söylenebilir. 

Markanın garanti işlevi de bulunmaktadır. İnsanların bütün ürünlerin kalitesini üretim standartlarını vb. hususları bilmesi ya da kontrol etmesi beklenemez. Bu nedenlerle bireyler tanıdıkları markalara yönelirler. İşte bu işlev markanın garanti işlevidir.

MARKA HAKKININ NİTELİĞİ

Marka hakkı ekonomik bir değere sahip bir haktır. Bu nedenle mal varlığı hakları arasında yer alır. Marka hakkı bir sınai mülkiyet hakkıdır. Anayasal güvenceye sahip haklar arasındadır. Marka hakkı, mutlak haklardan olması sebebiyle herkese karşı ileri sürülebilen üstün bir haktır. 

Marka devir, lisans, teminat, haciz gibi hukuki işlemlere konu olabilir. 10 yıllık koruma süresine tabidir. 10 yılda bir yenilenebilir. 

Bununla birlikte kanun marka hakkının korunması açısından hukuki ve cezai düzenlemeler getirmiştir.

MARKANIN TESCİLİ

Marka hakkı tescil ile kazanılır. SMK’nın 7. Maddesine göre marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Tescil TÜRKPATENT bünyesinde tutulan ve herkese açık olan sicile yapılır. Bir marka hakkı sahibinin marka hakkına dair korumalardan yararlanabilmesi için tescil işlemini yapmış olması gerekir.

Marka hakkının tescilinde öncelik ilkesi geçerlidir. SMK’nın 5 ve 6. Maddelerine göre önceden başvurusu yapılmış bir işaret ile ilgili daha sonraki başvurular reddedilecektir. Dolayısıyla sicile başvuru yapılmakla henüz tescil edilmemiş işaretler de koruma altına alınmıştır. 

Marka tescilinden doğan hakların kullanılması marka sahibine aittir. Bazı fillerin marka sahibinin izni dışında yapılması halinde SMK’nın 7. Maddesiyle marka sahibine fiillerin önlenmesini talep etme hakkı verilmiştir. 

Kimler Marka Hakkı Sahibi Olabilir? 

SMK’nın 3. Maddesine göre;

“a- Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,

 b- Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, c- Paris Sözleşmesi veya 15/4/1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dâhilinde başvuru hakkına sahip kişiler,

d- Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişiler,” bu kanunla sağlanan korumadan yararlanır.

MARKA TESCİLİ RET NEDENLERİ

SMK’nın 5. Maddesi mutlak ret nedenlerini, 6. Maddesi ise nispi ret nedenlerini düzenlemiştir. 

Mutlak Ret Nedenleri 

Mutlak ret nedenleri SMK’nın 5. Maddesinde düzenlenmiştir. Kanunda sayılı hallerin varlığı halinde tescil başvurusu reddedilir. TÜRKPATENT kurumu tescil başvurusunda mutlak ret nedenlerinin varlığını re’sen inceler. İncelemenin yapılması için itiraz gerekmez. 

SMK’nın 5. Maddesine göre; 

Aşağıda belirtilen işaretler, marka olarak tescil edilmez : 

a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler. 

b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler. 

c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler. 

ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler. 

d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler. 

e) Malın doğası gereği ortaya çıkan şeklini ya da başka bir özelliğini veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler. 

f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler. 

g) Paris Sözleşmesinin 2'nci mükerrer 6'ncı maddesine göre reddedilecek işaretler. 

ğ) Paris Sözleşmesinin 2'nci mükerrer 6'ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler. 

h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler. 

ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler. 

i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler. 

Nispi Ret Nedenleri 

Nispi ret nedenleri kanunun 6. Maddesinde sayılmıştır. Ret nedenlerinin varlığı kurum tarafından ancak itiraz üzerine incelenebilir. Kurumun re’sen inceleme yetkisi bulunmamaktadır. 

SMK’nın 6. Maddesine göre; 

-Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. 

-Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.-Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. 

-Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6'ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir. 

-Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. 

-Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir. 

-Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.-Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir. 

-Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.

MARKA HAKKININ SONA ERMESİ

Sınai Mülkiyet Kanun’unda marka hakkının 3 halde sona ereceği düzenlenmiştir. Bu haller iptal, hükümsüzlük, yenilememe ve vazgeçme halleridir.

MARKA İPTALİ

İptal kararı TÜRKPATENT kurumu tarafından verilir. Kurum kararı ancak talep üzerine verebilir. SMK’nın 26. Maddesinde iptal kararının verileceği haller düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre;

- Markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmaması ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilmesi.

- Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi.

- Marka sahibi tarafından veya marka sahibinin izniyle gerçekleştirilen kullanım sonucunda markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetlerin özellikle niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltması.

- 32.maddeye aykırı kullanımın olması. Hallerinde ilgili kişiler, Kurumdan markanın iptalini isteyebilir. İptal talebi, talebin sunulduğu zamandan başlamak üzere herkese karşı etkili olur. İptal kararı üzerine marka sicilden terkin edilir.

MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ

Hükümsüzlük halleri SMK’nın 25. Maddesinde düzenlenmiştir. Kanunun 5. Ve 6. Maddelerinde düzenlenmiş ret hallerinin varlığı durumunda hükümsüzlük gündeme gelecektir. Hükümsüzlük kararı dava yolu ile verilir. Dava açma hakkı markanın hükümsüzlüğü için menfaati olanlar, cumhuriyet savcısı ve ilgili kurum ya da kuruluşlara tanınmıştır. Hükümsüzlük davasının karşı tarafını ise markanın dava tarihinde adına tescilli olduğu kişi ya da halefleri oluşturur. Markanın hükümsüzlüğü davasında TÜRKPATENT kurumu davalı olarak gösterilemez. 

Hükümsüzlük kararı herkese karşı etkilidir. Hükümsüzlük kararı ile birlikte markaya ilişkin koruma hakları hiç doğmamış sayılır. Karar başvuru tarihinden itibaren etkili olur.

KORUMA SÜRESİNİN DOLMASI VE MARKANIN SÜRESİ İÇERİSİNDE YENİLENMEMESİ

SMK markanın koruma süresini 10 yıl olarak belirlemiştir. 10 yıllık sürenin başlangıcında başvuru tarihi esas alınır. Markanın yenilenmesi 10 yıllık periyotlarla yapılır. Yenileme talebinde bulunma hakkı marka sahibine aittir. Talepte bulunma süresi koruma süresinin dolmasından önceki 6 aydır. Şayet marka sahibi belirtilen süreler içinde yenileme talebinde bulunmazsa marka hakkı sona erecektir. 

Bunun yanında marka sahibi kuruma başvuruda bulunarak hakkından kısmen ya da tamamen vazgeçebilir. Başvuru yazılı olarak yapılır. Vazgeçme vazgeçmenin sicile kaydedildiği tarihten itibaren sonuç doğurur. Sicile kayıtlı lisans sahipleri ile varsa marka hakkı üzerinde adına tedbir tesis edilmiş kişilerin de vazgeçmeye onay vermesi gerekir. Aksi takdirde vazgeçme sonuç doğurmaz. 

Marka tescil başvurusunun tescil gerçekleşmeden önce geri çekilmesi halinde de vazgeçmeye ilişkin hükümler uygulanır.

MARKA HAKKININ KORUNMASI

Marka hakkı hak sahipleri açısından büyük önem taşır. Bir mülkiyet hakkı olması nedeniyle mal varlığı hakları arasında yer alan marka hakkının ihlali mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Bu nedenle SMK’ da marka hakkına tecavüz halinde hukuki yaptırımlara ve cezai müeyyidelere yer verilmiştir.

MARKA HAKKINA TECAVÜZ KORUNMA YOLLARI

SMK’nın 29. Maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiler; 

a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7'nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak. 

b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek. 

c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak. 

ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek” şeklinde sayılmıştır. 

Yukarıda sayılan hallerin gerçekleşmesi durumunda marka sahibi hukuki korumadan yararlanabilecektir. Ayrıca 556 sayılı KHK döneminde Yargıtay içtihatlarıyla oluşturulmuş “tescilli markanın kullanımı tecavüz teşkil etmez” savunması 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girmesiyle geçerliğini yitirmiştir. İstanbul Bölge Adliye mahkemesinin 2018 tarihli kararıyla tescilli markanın kullanımının ihtiyati tedbir yolu ile engellenebileceğine hükmedilmiştir. 

Marka sahibinin başvurabileceği hukuki yolları ise şöyle sıralamak mümkündür; 

1-Marka hakkına tecavüz oluşturan fiillerin durdurulması için men davası açılabilir.

2- Yetkili kişi tarafından tecavüz olaylarının tespiti istenebilir. 

3- İhtiyati tedbir talep edilebilir.

4- Zararların giderilmesi için tazminat davası açılabilir. 

5- Dava sonucunda haklı çıkan taraf menfaati bulunduğu takdirde kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla ilan edilmesini talep edebilir. 

6- Tecavüzden dolayı cezai yollara başvurulabilir.