HASTA HAKLARI NELERDİR?

HASTA HAKLARI NELERDİR?

Hasta hakları nelerdir sorusunu cevaplandırmadan önce hasta kimdir, sağlık hizmetinden anlaşılması gereken nedir sorularının yanıtlanmasında fayda görmekteyiz.

HASTA KİMDİR?

Bedence, ruhça ve sosyal bakımdan tam bir iyilik halinde bulunmadığından sağlık hizmetlerinden yararlanmaya ihtiyacı bulunan kimseler ile estetik gayesi, sünnet, tıbbi endikasyon bulunmadığı halde kürtaj işlemi gibi sebeplerle sağlık hizmeti talebinde bulunan kimseler “hasta” olarak tanımlanabilir. Hasta Hakları Yönetmeliği’nde ise “Sağlık hizmetlerinden yararlanma ihtiyacı bulunan kimse” şeklinde geniş bir tanım yapılmıştır. 

Sağlık hizmetleri kavramından yalnızca tedavi maksatlı sağlık hizmetleri değil, bunun dışında koruyucu, önleyici, rehabilite edici sağlık hizmetleri de anlaşılmalıdır.

HASTA HAKLARI KAVRAMI

Hasta hakları kavramı, insanların doğuştan sahip olduğuna inanılan evrensel, devredilemez, değiştirilemez nitelikli insan haklarının sağlık alanına yansıtılmasından ibarettir. İnsan hakları 3 kuşak şeklinde kategorilere ayrıldığında, sağlık hakkı 2. Kuşak insan haklarından yani sosyal haklardandır. 

Hasta Hakları Yönetmeliğinde, Hasta hakları kavramı; “Sağlık hizmetlerinden faydalanma ihtiyacı bulunan fertlerin, sırf insan olmaları sebebiyle sahip bulundukları ve T.C. Anayasası, milletlerarası antlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış bulunan haklarını” şeklinde tanımlanmıştır.

HASTA HAKLARINDAN YARARLANILMASININ SAĞLANMASI

Hasta haklarının temel insan hakları içinde sosyal haklar kategorisinde yer aldığını ifade etmiştik. Sosyal haklar, vatandaşlarının sahip olduğu insan haklarından yararlanmaları için devletlerin üstlendiği bir görev kapsamında sunulan hizmetlerdir. 19.yy’da gelişen Sosyal Devlet İlkesi gereği toplumların refah düzeylerini iyileştirmek ve buna yasal zemin hazırlamak devletin bir ödevidir. 

Bu bağlamda, TC. Anayasa’sının 56. Maddesinde; 

“Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. 

Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. 

Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. 

Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.” 

Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönergenin 4. Maddesinde; 

“Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi: 

Sağlık hizmetlerinin bir devlet görevi olduğu anlayışından hareketle, sağlık hizmetlerini yurttaşların yaşadığı en uç yerlere kadar yayarak, herkesin bu hizmetlerden hakça yararlanmasını, koruyucu ve iyileştirici sağlık hizmetlerinin bir arada yürütülmesini ve halkın sağlık hizmetlerine katılımını sağlayarak toplumun sağlık düzeyini geliştirmeyi amaçlayan örgütlenme ve hizmet biçimidir.” 

Şeklinde sosyal bir hukuk devleti olan ülkemizde de sağlık hizmetlerinin sunulmasının devletin bir görevi olduğu vurgulanmıştır.

ÜLKEMİZDE SAĞLIK HAKLARI

Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan 1998 Tarihli Hasta Hakları Yönetmeliği ile, uluslararası bildirge ve sözleşmelerle dünya çapında kabul gören ve hızla gelişen sağlık hakları ülkemiz iç mevzuatında ilk yasal düzenleme olarak yerini almıştır. 

Yönetmeliğin 1. Maddesinde “Bu Yönetmelik; temel insan haklarının sağlık hizmetleri sahasındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda, diğer mevzuatta ve milletlerarası hukuki metinlerde kabul edilen "hasta hakları”nı somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti verilen hallerde, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin "hasta hakları”ndan faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine dair usul ve esasları düzenlemek amacı ile hazırlanmıştır.” Şeklinde belirtilmiştir.

SAĞLIK HAKLARI NELERDİR?

Sağlık hizmetlerinden çeşitli nedenlerle yararlanmak isteyen hastaların sahip olduğu haklar Hasta Hakları Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. Herkesin sahip olduğu kanuni haklarını bilerek daha bilinçli hareket etmesi, haklarını arayabilme farkındalığının artmasına yardımcı olacaktır. Sağlık hakları konusunda hasta ve hekimlerin bilinçlenmesi , hasta-hekim ilişkisinin buyurgan hekim veya danışman hekim yaklaşımından daha ideal bir ilişki olan ve bugün kabul gören “katılımcı” yaklaşım halini almasına vesile olacaktır.

Mevzuatımızda düzenlenen hasta haklarını başlıklar altında inceleyecek olursak; 

SAĞLIK HİZMETLERİNDEN FAYDALANMA HAKKI 

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 6. Maddesi, hastaların ihtiyaçlarına yönelik sağlık hizmetlerinden adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde yararlanmaları hakkını düzenler. Hastaların sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı, sağlık kurumları ve sağlık mensupları için de adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun şekilde sağlık hizmeti sunma yükümlülüğünü ifade eder. 

BİLGİ İSTEME HAKKI

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 7. Maddesi, hastaların sağlık kurum ve kuruluşlarında verilen sağlık hizmetlerinin ve imkanlarının neler olduğu ve bu hizmetlerden hangi şartlar dahilinde yararlanabileceği konuları hakkında bilgi talep etme hakkını düzenler. Hastaların sağlık hizmetleri hakkında bilgi talep etme hakkı, sağlık kurum ve kuruluşları bakımından, hastaların bu haklarını rahatça kullanmalarını ve istediği bilgiye ulaşabilmelerini (bünyelerinde oluşturacakları birimler ve istihdam edecekleri personellerle) sağlama yükümlülüğünü ifade eder. 

SAĞLIK KURULUŞUNU SEÇME VE DEĞİŞTİRME HAKKI 

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 8. Maddesi, hastanın kanunun öngördüğü şartlara uymak kaydıyla kendi seçtiği sağlık kuruluşundan sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkını ve yine yasanın öngördüğü şartlara bağlı olarak sevk sisteminden yararlanarak mevcut sağlık kuruluşunu değiştirebilme hakkını düzenler. 

Sağlık hizmetlerinden faydalanırken, hasta başka bir hastaneye sevk edilme talebinde bulunabilir. Bu talebin sağlık kurum veya kuruluşu tarafından reddi halinde, hastanın idare mahkemesinde dava açarak sevk talebinin reddi işleminin iptalini talep etme hakkı bulunmaktadır. 

 Nitekim Danıştay’ın 28.12.2005 Tarihli bir kararında bu konuya ilişkin;

“Dava dosyasının incelenmesinden; Sağlık Bakanlığı ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinde laboratuvar teknisyeni olarak görev yapan davacının, "baş ağrısı şikayetinden dolayı anılan hastanede sinüzit tedavisi gören kızının ağrılarında herhangi bir azalma olmaması üzerine, şevkle gittiği Ankara Hastanesi Nöroloji Kliniğinde yapılan tedavi neticesinde de şikayetlerin devam etmesi sonucu, kızının Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesi Baş ağrısı Merkezine şevkinin yapılmasına yönelik" 27.5.2002 günlü başvurusunun, "Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2002/24 sayılı Genelgesinde belirtilen sevk zincirine uyulması gerektiğinden" bahisle 3.6.2002 günlü, 4817 sayılı işlemle reddi üzerine, söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır. 

Dava konusu işlemin, davacının kızının Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesine sevk edilmemesine yönelik, "dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu" bir nitelik taşıdığı tartışmasız olduğundan, 2577 sayılı Kanunun 16. maddesine uygun şekilde tebligat işlemleri de yapılmak suretiyle uyuşmazlığın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”Şeklinde hüküm kurmuştur. 

PERSONELİ TANIMA, SEÇME VE DEĞİŞTİRME HAKKI

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 9. Maddesi, hastanın talebi halinde, kendisine sağlık hizmeti verecek hekim veya sağlık personelinin, kimlik ve unvanları hakkında bilgi edinme hakkını, yasaya uygun olmak kaydıyla hastanın kendisine sağlık hizmeti verecek personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen tabibi değiştirme ve başka tabiplerin konsültasyonunu isteme hakkını düzenler.

ÖNCELİK SIRASININ BELİRLENMESİNİ TALEP ETME HAKKI

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 10. Maddesi, Sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanlarının yetersiz veya sınırlı olması nedeniyle, hastanın, sağlık hizmeti talebinin zamanında karşılanamaması durumunda, öncelik hakkının tıbbi kriterlere dayalı ve objektif olarak belirlenmesini isteme hakkını düzenler. 

TIBBİ GEREKLERE UYGUN TEŞHİS, TEDAVİ VE BAKIM HAKKI 

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 11. Maddesi, hastaların sağlık hizmetlerinden faydalanırken modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını ve tedavisinin yapılmasını talep etme hakkını düzenler. Sağlık kurum ve kuruluşları ve tüm sağlık personeli hastaya, modern tıbbın ve teknolojinin gereklerine uygun bir sağlık hizmeti sunmakla yükümlüdür.

Madde 12 - Teşhis, tedavi veya korunma maksadı olmaksızın, ölüme veya hayati tehlikeye yol açabilecek veya vücut bütünlüğünü ihlal edebilecek veya akli veya bedeni mukavemeti azaltabilecek hiçbir şey yapılamaz ve talep de edilemez. 

KAYITLARI İNCELEME VE KAYITLARIN DÜZELTİLMESİNİ TALEP ETME HAKKI 

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 16. Ve 17. Maddeleri, hastanın kendi sağlık durumu ile ilgili sağlık kayıtlarını içeren sağlık dosyasını doğrudan veya vekili vasıtasıyla inceleme ve suretini alma hakkını, dosya kayıtlarında eksik, belirsiz ve hatalı tıbbi ve şahsi bilgilerin tamamlanmasını, açıklanmasını, düzeltilmesini ve nihai sağlık durumu ve şahsi durumuna uygun hale getirilmesini isteme hakkını düzenler. 

MAHREMİYETİN KORUNMASINI TALEP HAKKI

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 21. Maddesi, hasta mahremiyetine saygı gösterilmesinin esas olduğunu, hastanın da mahremiyetin korunmasını açıkça talep edebilme hakkını düzenler. Hasta sağlık durumu ile ilgili bilgilerin gizlilik içinde yürütülmesini, muayene ,teşhis ve tedavisinin mahremiyeti koruyacak bir ortamda yapılmasını, tıbbi sakınca bulunmaması durumunda yanında bir yakınının bulunmasını, tedavisiyle doğrudan ilgisinin bulunmadığı kimselerin yanında bulunmamasını, sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını , hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini talep etme hakkı vardır. Hastanın ölümü mahremiyet hakkını ortadan kaldırmaz. 

BİLGİLERİN GİZLİ TUTULMASI HAKKI 

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 23. Maddesi, hastanın sağlık hizmetlerinden faydalanma nedeniyle verdiği şahsi bilgilerinin kanunun müsaade ettiği durumlar haricinde gizli tutulmaması zorunluluğunu düzenler. 

Kişinin rızasına dayansa bile, kişilik haklarından bütünüyle vazgeçilmesi, bu hakların başkalarına devri veya aşırı şekilde sınırlanması neticesini doğuran hallerde bilginin açıklanması, bunları açıklayanın hukuki sorumluluğunu kaldırmaz 

HASTANIN RIZASI VE İZİN HAKKI

Tıbbi müdahalelerde hastanın rızası gerekir. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 24. Maddesi kapsamında; yasal istisnalar hariç olmak üzere, hastanın rızası olmaksızın veya rızasına uymaksızın hiçbir tıbbi müdahalede bulunulmaması zorunluluğu düzenlenir. Tıbbi müdahale öncesi hastanın rızasının ve yazılı onamının alınması, alınmadığı durumlarda hekimlerin karşılaşabilecekleri hukuki ve cezai sorumluluklar gibi konular başlı başına ele alınması gereken konulardır. Uygulamada tıbbi uygulama hatalarından kaynaklı davaların büyük çoğunluğunun dava konusunu hastanın rızasının alınmaması veya gereği gibi alınmaması oluşturduğundan bu konu Aydınlatılmış Onam başlıklı makalemizde detaylıca açıklanmıştır. 

TEDAVİYİ REDDETME VE DURDURMA HAKKI 

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 25. Maddesi, hastanın kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetme veya durdurulmasını isteme hakkını düzenler. 

GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI HAKKI

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 37. Maddesi, hastaların sağlık kurum ve kuruluşlarında güven içinde bulunma ve bunu talep etme hakkını düzenler. Sağlık kurum ve kuruluşları hastaların, ziyaretçilerin ve refakatçilerin can ve mal güvenlikleri hakkında güvenlik önlemlerini almakla yükümlüdür.

Sağlık kurum ve kuruluşlarının hastaların, refakatçilerin ve ziyaretçilerin can ve mal güvenliklerini koruma yeterliliğinde ve niteliğinde bulunmadığı durumlarda hastanın tazminat talebinde bulunma hakkı gündeme gelebilmektedir. 

Konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.10.2009 tarihli kararında; 

“… davacıların murisi Beytaş'ın 25.05.2004 tarihinde davalı hastaneye davacılar tarafından getirildiği, hastaneye yatırılmadan önce yapılan psikiyatrik muayenesinde murisin kendisini öldüreceğini söylediği, murisin eşinin de hastanın evde iken pencereden atlamaya çalıştığını belirttiği, alkol kullandığı için tedavi gördüğünün yazıldığı ve kabulünü yapan doktor tarafından intihar düşüncesi içinde olması nedeniyle hastanın yakın gözleme alınması gerektiğine işaret edilerek, buna ilişkin form düzenlendiği anlaşılmaktadır. Gece boyunca davalı hastanede tek kişilik odada tutulan murisin 26.05.2004 tarihinde diğer hastalarla birlikte toplu olarak yemek yedikten sonra yemek bitiminde odasının yanındaki boş bir odaya girerek, elbise dolabının arkasında bulunan TV anten kablosunu kullanmak suretiyle intihar ettiği anlaşılmaktadır. 

Somut olay bakımından, yakın gözlem altında bulundurulması gereken hastanın, intiharının engellemesi için sürekli bir şekilde hastaya refakat edecek bir uzman hastane personelinin görevlendirilmediği, böylece davalı hastanenin, tıbbi hizmet kapsamında değerlendirilen bakım hizmetini ( borcunu-edimini ) gereği gibi yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu şekildeki borca aykırılık, davalı hastanenin bakım hizmeti kapsamında değerlendirilen “organizasyon kusuru” olarak karşımıza çıkmaktadır. Davalı hastane işleteninin organizasyon kusuru olarak karşımıza çıkan borca aykırı davranışı ile hastanın intiharı sonucu meydana gelen ölüm olayı arasında uygun illiyet bağının varlığının kabulü zorunludur. 

Yukarıya aynen alınan yasal mevzuat hükümlerinde belirtildiği gibi, kendisine zarar verecek hastanın, durumuna uygun odalar tahsis edilmekle birlikte, odaların hastanın zarar görmesini engelleyecek nitelikte olması da şart koşulmuştur. Bu bağlamda, odalarda özellikle elektrik anahtarı ve prizinin bulunması da yasaklanmıştır. Davalı hastane işleteni, olay yerinde bulundurmaması gereken televizyon anten kablosunun hasta tarafından ele geçirilmesine engel olmayarak, kendisini bağlayan emredici hukuk kurallarına da aykırı davranmıştır. Ayrıca Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 37. maddesinde öngörülen hastanın can güvenliğini sağlama görevini de bu konuda gerekli tedbirleri almayarak yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Böylece, hastanın intiharını engelleyecek yeterlikte ve nitelikte tedbirleri almayarak davacıların murisinin intiharını gerçekleştirmesine engel olamadığı gibi, bu konudaki emredici hukuk kurallarına da aykırı davranan davalı hastane işleteninin, davacılara karşı tazminatla sorumlu olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.”Şeklinde hüküm kurulmuştur. 

DİNİ VECİBELERİ YERİNE GETİREBİLME VE DİNİ HİZMETLERDEN FAYDALANMA HAKKI

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 38. Maddesi, sağlık kurum ve kuruluşlarının imkanları ölçüsünde dini hastaların vecibelerini yerine getirebilmeleri için olanak sağlanmasını düzenler. 

İNSANİ DEĞERLERE SAYGI GÖSTERİLMESİ VE ZİYARET HAKKI

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 39. Maddesi, Hastanın, kişilik değerlerine uygun bir şekilde ve ortamda sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkını düzenler. Sağlık hizmetlerinde görev alan bütün personel; hastalara, yakınlarına ve ziyaretçilere güler yüzlü, nazik, şefkatli ve sağlık hizmetleri ile ilgili mevzuat ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde davranmak zorundadır. Sağlık hizmetlerinin her safhasında, hastalara, onların bedeni ve ruhi durumları dikkate alınarak, hangi işlemin neden ve nasıl yapıldığı, yapılacağı ve bekletilmeleri söz konusu ise, bekletilmenin sebepleri hususunda gerekli ve yeterli bilgi verilir.Sağlık kurum ve kuruluşlarında, insan haysiyetine yakışır gereken her türlü hijyenik şartların sağlanması, gürültünün ve rahatsız edici diğer bütün etkenlerin bertaraf edilmesi esastır. Gerektiğinde, bu hususlar hasta tarafından talep konusu yapılabilir.Hasta ziyaretçilerinin kabul edilmesi, kurum veya kuruluşça belirlenen usul ve esaslara uygun olarak ve hastaların huzur ve sükunlarını bozacak fiil ve tutumlara sebebiyet vermeyecek şekilde gerçekleştirilir ve bu konuda gereken tedbirler alınır. 

REFAKATÇİ BULUNDURMA HAKKI 

Hasta Hakları Yönetmeliği Madde 40Muayene ve tedavi sırasında hastaya yardımcı olmak üzere; mevzuatın ve kurum imkanlarının elverdiği ve hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde, tedaviden sorumlu olan tabibin uygun görmesine bağlı olarak, refakatçi bulundurulması istenebilir.Bu hakkın nasıl ve ne zaman kullanılacağı ve bu konuda alınacak tedbirler, sağlık kurum ve kuruluşunun çalışma usül ve esaslarını gösteren mevzuata ayrıca düzenlenir. 

MÜRACAAT, ŞİKAYET VE DAVA HAKKI 

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 42. Maddesi, Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakkını düzenler.

HASTA HAKLARI KURULU VE ŞİKAYET HAKKI

Sağlık Bakanlığı tarafından 2005 yılında yayımlanan Hasta Hakları Yönergesi ile; 

“yönerge kapsamındaki sağlık kurum ve kuruluşlarında hasta hakları uygulamalarının insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin "Hasta Haklarından" faydalanabilmesinde, hak ihlallerinden korunabilmesinde ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesinde hasta hakları uygulamalarının planlanması, değerlendirilmesi, uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili esas ve usulleri belirleyerek sağlık hizmetlerinin eşit, kaliteli ve etkin olarak sunumunu sağlanması” amaçlanmıştır.

Bu yönerge kapsamında sağlık kurum ve kuruluşları bünyelerinde “hasta iletişim birimleri” oluşturulur. İletişim birimlerinin hasta haklarıyla ilgili sorunların çözüme kavuşturulması görevi bulunur. Ancak malpraktis iddiaları ile ilgili hasta hakları kuruluna başvurulamaz. Bu birim vasıtasıyla herhangi bir çözüm sağlanamamışsa yine yönerge kapsamında il bünyesinde oluşturulan “Hasta Hakları Kurulu”na müracaat edilir. Bu kurul en geç 30 gün içinde başvuruları karara bağlar. Kurulun verdiği hak ihlali kararları ilgili sağlık kurum ve kuruluşlarına ve ilgili personele tebliğ edilir.

HASTA HAKLARININ İHLALİ

HHY Madde 43- Hasta haklarının ihlali halinde, personeli istihdam eden kurum ve kuruluş aleyhine maddi veya manevi veyahut hem maddi ve hem de manevi tazminat davası açılabilir. Ancak, aleyhine dava açılacak merciin kamu kurum ve kuruluşu olması halinde;

a) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 nci maddesine göre; hakkın bir idari işlem dolayısı ile ihlal edilmesi halinde ilgililer, doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine dava açma süresi içerisinde tam yargı davası açabilirler. 

b) Aynı Kanun'un 13 üncü maddesi uyarınca, zarar verici eylemin öğrenildiği tarihten itibaren en geç bir yıl içinde maddi ve manevi tazminat olarak istenilen tazminat miktarı ayrı ayrı gösterilerek idareye müracaat edilmesi ve talebin açıkça veya zımnen reddi halinde kanuni süresi içinde idari yargı mercilerinde dava açılması gerekir. 

Sağlık hizmetlerinden faydalanırken herhangi bir hasta hakkı ihlali ile karşılaşıldığında, hasta hakları konusunda uzman bir sağlık hukuku avukatından kanuni haklarınız konusunda bilgi talep etmeniz tavsiye edilir.