BABALIK DAVASI NEDİR?

BABALIK DAVASI NEDİR?

Babalık davası nedir? : Evlilik dışı doğan çocuk ile baba arasında soybağının kurulmasını sağlayan bir dava türüdür. Babalık hükmü olarak da adlandırılır. 

TMK’da düzenlenen, baba ile çocuk arasında soybağının kurulmasını sağlayan ve babanın rızasına dayalı yöntemlerden olan; ana ile evlenme ve tanıma yöntemleri hakkında Soybağının Kurulması makalemizde detaylı bilgi vermiştik. Bu makalemizin konusu ise TMK md.301 ve devamında düzenlenen evlilik dışı doğan çocuk ile baba arasında soybağının kurulmasını sağlayan ve babanın rızasına dayanmayan bir yöntem olan “babalık hükmü” yani “babalık davası” olacaktır. 

Babalık davasında verilen, yenilik doğurucu niteliğe sahip mahkeme kararı ile, çocuk ve baba arasında (geriye etkili şekilde) soybağı kurulmuş olur. Bu karar ile artık evlilik dışı doğan çocuk ve baba arasında, evlilik içinde doğan çocuk ve baba arasındaki soybağı ilişkisinden farksız bir soybağından bahsedilir.

BABALIK DAVASI ŞARTLARI

• Babalık hükmü, evlilik dışı doğan çocuk ve baba arasında soybağı kurulmasına yarayan bir davadır. Babalık davası açılabilmesi, çocuğun annesiyle mevcut soybağı ilişkisinin bulunmasına bağlıdır. Eğer anneyle soybağı ilişkisi bulunmuyorsa, bu noktada babalık davası açılması olanaksızdır. 

• Babalık davası açarak soybağı kurulabilmesi için, çocuğun herhangi bir erkek ile arasında mevcut bir soybağı ilişkisinin bulunmaması gerekir. Varolan soybağı ilişkisinin kaldırılmadan babalık davası açılabilmesi mümkün değildir. 

Bu husus Yargıtay’ın 18. HD. 2013/19778 e. 2014/5824 k. 31.03.2014 T. Kararında;

“Somut olayda; davacı Selma'nın dava dışı Ömer ile resmi evliliği içerisinde 29.03.2005 tarihinde doğan küçük Ahmet'in gerçekte babasının davalı Ferdi olduğunun tespiti talep edildiğine göre dava, Türk Medeni Kanunu'nun 301 ve devamı maddelerine dayanan babalığın tespiti istemine yöneliktir… Ayrıca çocuk ile dava dışı Ömer arasında soybağı ilişkisi bulunmakta olup bu bağ kaldırılmadıkça babalık davası dinlenmez. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında davanın reddine karar vermek gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.” Şeklinde belirtilmiştir. 

• Açılan babalık davasında kanuni ihbar yükümlülüklerine uyulması gerekmektedir. TMK 301/f.3 gereği Cumhuriyet savcısına ve hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir. Davanın ihbarı zorunluluğu hususunda Yargıtay bir kararında; “Babalık davasında, dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. İşin kamu düzenini de ilgilendirdiği dikkate alınarak Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye de ihbar edileceği kuralı getirilmiştir. İhbar zorunluluğuna uymamak bozmayı gerektirir.” şeklinde belirtmiştir.

BABALIK DAVASINI KİMLER AÇABİLİR?

Babalık davası açma hakkı, TMK 301. madde gereği, ana ve çocuğa verilmiştir. Ana ve çocuk beraber dava açabilecekleri gibi, ayrı ayrı da dava haklarını kullanabilirler. Ana veya çocuğun açtığı davalar birbirini etkilemez.

Babalık davası, kim tarafından açılırsa açılsın, dava konusunu çocuk ile baba olduğu iddia edilen kişi arasında soybağı ilişkisi kurma talebi oluşturur. Bunun yanında çocuk lehine nafaka talebinde de bulunulabilir.

BABALIK DAVASINDA ANANIN MALİ HAKLARI

Ana tarafından açılan babalık davasında, kendi lehine tahdidi olarak kanunda sayılmış mali haklar talep edilebilir. TMK 304 gereği; doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler davalıdan talep edilebilir. Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir. Bu taleplerin karşılığı olan maddi tazminat talebi, babalık davasının feri(eki) niteliğinde sayılacağından ayrıca harca tabi tutulmaz. 

Ana tarafından açılan babalık davasında, çocuk yararına nafaka talebinde bulunulabilir. Kadının kendi adına nafaka istemleri reddedilir. 

“Babalık davasında ananın mali hakları Türk Medeni Kanunu’nun 304. maddesinde gösterilmiştir. Yasal olmayan fiili beraberliklerde, birlikte yaşayanların birbirlerine karşı nafaka yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu yön gözetilmeden davacı yararına nafakaya hükmolunması usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD., 2005/8826 E) 

Uygulamada sıklıkla yapılan bir hata şudur; ana tarafından açılan davalarda maddi tazminat yanında manevi tazminat talebinde de bulunulur. Ancak TMK 304 gereği anaya talep hakkı veren manevi tazminat düzenlemesi bulunmamaktadır. Bu nedenle manevi tazminat talepleri genel hükümlere göre görevli mahkemede talep edilmelidir. 

Bu hususla ilgili bir Yargıtay kararında; 

“Davacının harcını yatırarak istemiş olduğu manevi tazminat Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinden kaynaklanmakta olup, Aile Mahkemesi'nin görevine girmemektedir. Bu istekle ilgili usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması sebebiyle tefrik kararı verilmesi ve görev hususunun gözetilmesi gerekir.” Şeklinde bahsedilmiştir.

ÇOCUK TARAFINDAN AÇILAN BABALIK DAVASI

Çocuk tarafından açılan babalık davasında öncelikle baba ile çocuk arasında soybağı ilişkisinin tesisi talebinde bulunulur. Bunun yanında babalığı ispat edilen davalıdan çocuk lehine nafaka da istenebilir. Bu nafaka babanın, çocuğun bakım ve eğitim giderleri için katkıda bulunma zorunluluğu gereği istenen iştirak nafakasıdır. İştirak nafakası çocuk ergin olana kadar devam eder. 

Dava açan çocuk eğer küçükse ayırt etme gücüne sahip olmadığından, davayı çocuk adına temsil etmesi için kayyım atanır. Velayet sahibi olsa da annesi temsilcisi olamaz. Bunun sebebi Yargıtay’ın bir kararında şöyle ifade edilmiştir;

“Türk Medeni Kanunu’nun 337.maddesi uyarınca evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğun velayeti anaya ait ise de, Kanun koyucu, babalık davasında ananın her zaman çocuğun yararına davranmayacağı ilkesinden hareket ederek küçük için kayyım tayin edilmesini ve davanın Cumhuriyet Savcısına, Hazineye; ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbarını öngörmüştür. Böylece şu veya bu gibi düşüncelerle ana-babanın çocuk aleyhinde birleşmeleri ve onun zararına bir durumun doğumu önlenmek istenmiştir.” (Y2HD., 2002/1536 E.)

ERGİN ÇOCUK NAFAKA TALEBİNDE BULUNABİLİR Mİ?

Kural olarak ergin çocuk nafaka talebinde bulunamaz. Ancak eğitimi devam eden ergin çocuk istisna hüküm ile ana ve babasından nafaka talep edebilir. Bu durumda talep edilen iştirak nafakası artık yardım nafakası şeklinde adlandırılır. Bu husus hakkında Yargıtay bir kararında; 

“Türk Medeni Kanunun "Çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılama" başlıklı 327.maddesinde çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin ana ve baba tarafından karşılanacağı, 328.maddesinde ise ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği, çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlü oldukları, yani ergin çocuğun kural olarak nafaka isteminde bulunamayacağı, ancak bu kurala bir istisna getirilerek eğitiminin devam etmesi halinde durum ve koşullara göre ana ve babadan nafaka isteminde bulunacağı düzenlenmiştir.” Şeklinde bahsetmiştir.

BİYOLOJİK BABA BABALIK DAVASI AÇABİLİR Mİ?

Babalık davası, baba olduğunu düşünen kişi yani biyolojik baba tarafından açılmaz. Böyle bir durum varsa rızaya dayalı soybağı kurulması yöntemleri olan ana ile evlenme veya tanıma yoluyla çocuk ile soybağı ilişkisi kurulabilir. Bu kişilere ayrıca babalık davası açma hakkı verilmesinde hukuki yarar görülmemiştir. 

“Dava, babalığın tespiti istemine ilişkindir. Babanın ya da baba olduğu iddia edilen kişinin mirasçılarının babalık davası açma hakları bulunmamaktadır. Toplanan delillerden davanın baba olduğu iddia edilen kişinin mirasçısı (babası) tarafından açıldığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece davacının babalık davasını açabilmesi yönünden sıfatının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekir.” (Y2HD. 2010/7036 E.)

BABALIK DAVASI KİME KARŞI AÇILIR?

Babalık davası TMK 301/f.2 gereği, baba olduğu düşünülen kişiye açılır veya kişi ölmüşse yasal mirasçılarına karşı açılır. Eğer ölen kişinin yasal mirasçısı da bulunmuyorsa davalı sıfatı devlete ait olacaktır.

BABALIK KARİNESİ NEDİR?

Davalının baba olduğunun ispatı davacıya aittir. Davacı bunu ispat ederken kanunda düzenlenen babalık karinesinden yararlanır. TMK 302/1 ve 301/2’ye göre, 

Davalının çocuğun doğumundan önceki 300. gün ile 180. gün arasında (yani gebe kalınan dönemde) ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması ya da bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespiti babalığa karine sayılır. Cinsel ilişkinin bir defalık oluşu veya cinsel ilişkide tarafların korunmuş olması, babalık karinesine engel teşkil etmez.

BABALIK KARİNESİ NASIL ÇÜRÜTÜLÜR?

TMK 302/3’e göre “Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.” 

Anlaşılacağı üzere kanun babalık karinesinin çürütülebilmesi için davalıya iki türlü imkan vermiştir. Davalı, çocuğun babası olma ihtimalini şüphe kalmayacak şekilde ortadan kaldıracak her türlü delille bu durumu ispat edebilir. Çoğu zaman bu hususta tıbbi delillere başvurulduğu görülür. 

Başka bir yol olarak, davalı, çocuğun anası ile bir başka erkek arasında kritik dönemde yani gebe kalma döneminde cinsel ilişki yaşandığını ispatlayarak ve o kişinin baba olma ihtimalinin kendisininkinden daha fazla olduğunu da sağlam bir delile dayandırmak suretiyle babalık karinesini çürütebilir.

BABALIK TESPİTİ NASIL YAPILIR?

Babalık davası soybağına ilişkin bir dava olması nedeniyle kamu düzenini ilgilendirir. Bu nedenle hakim tüm olguları resen araştırarak, serbestçe takdir eder. Bunu yaparken bilimin ulaştığı tüm kaynaklardan da faydalanarak babalık tespitinde bulunur. 

Hakim öncelikle davalının baba olduğu yönünde ciddi emarelerin var olup olmadığını araştırır, bu yönde ulaşılan emareler (ki bu emareden kasıt, hamile kalma döneminde davalı ile çocuğun anası arasında yaşanan bir cinsel ilişkinin var olup olmadığıdır) davalının baba olduğuna dair önemli bir ihtimali işaret ediyorsa, günümüzün bilimsel alanda ulaştığı testler ve genetik inceleme (DNA) yapılarak , babalık ihtimalinin %100 gibi kesin bir sınıra yakın olması sağlanır. DNA testi takdiri bir delil olup, bilirkişiler eliyle yapılır. Bilimsel kesinliği yüzde yüze yakın olan bu testin sonucu takdiri delil olmasından ötürü hukuken hakimi bağlamasa da, bilimsel açıdan bağlayacak ve kararı belirleyici olacaktır. Dolayısıyla babalık davasında karar verilmeden önce hakim tarafından tüm deliller değerlendirilerek aksi yöndeki en ufak şüphe dahi bertaraf edilir.

BABALIK DAVASI DNA TESTİ ZORUNLU MU?

Ulaşılan teknoloji sayesinde bugün DNA testleri yüzde yüze yakın ve güvenilir sonuçlar vermektedir. Bu nedenle DNA testi sonucu raporları babalık davalarında hakimin kararına etkisi son derece büyüktür. Dolayısıyla DNA testi için gereken kan ve doku örneklerini vermekten imtina eden davalı hakkında, TMK 284/2 gereği test yaptırmaktan kaçıyor oluşu davalının aleyhine delil olarak kabul edilerek davacının davasının kabul edildiği mahkeme kararları mevcuttur.T

MK 284/2 “Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.” 

Ancak ilk derece mahkemelerinin DNA testi yaptırmaktan kaçınma halini davalının aleyhine delil sayarak davayı kabul etme kararları ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 18.10.2018 tarihli kararında açıkça görüşünü bildirmiştir. 

“… Yerel mahkemece, test yaptırmaktan kaçınan davalı hakkında TMK'nın 284/2. maddesi uyarınca incelemeden beklenen sonucun onun aleyhine doğmuş olduğu kabul edilerek karar verildiği belirtilmiş ise de az yukarıda açıklandığı üzere TMK'ya göre sonraki kanun durumunda olan HMK'nda soybağının tespiti için yapılacak inceleme hakkında özel bir düzenleme yapılmış ve bu tür davalarda işin önemine binaen kan veya doku alınmasına katlanma zorunluluğu getirilmiştir. 

Hal böyle olunca, kamu düzenine ilişkin olan babalık iddiası hakkında doğru sonucun elde edilebilmesi için sonraki kanun olan ve özel düzenleme içeren HMK'nın 292. maddesi hükmünün uygulanması ve alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekmektedir.”

MAHKEMENİN DNA TESTİ YAPTIRILMASI ÇAĞRISINA UYULMAZSA NE OLUR?

Bu durum Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2019 tarihli bir kararında eksik inceleme olarak kabul edilerek mahkeme kararının bozulmasına sebep olmuştur. Şöyle ki;

“Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, DNA testi yapılması için davalı M. Durmuş'un bulunduğu adreslere usulüne uygun olarak tebligat çıkartıldığı halde, davalının çağrıya uymaması üzerine mahkemece davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır. 

Kamu düzeni ile yakından ilgili olan soybağının tespiti davalarında, Türk Medeni Kanunu'nun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Anılan madde uyarınca, hakim maddi olguları re'sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 292.maddesi uyarınca dava dilekçesindeki talep çerçevesinde mahkemece tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak babalık iddiası ile ilgili olarak DNA testi yaptırmak üzere davalı M. Durmuş'a tekrar meşruhatlı davetiye çıkarılarak DNA testi için gerekli kan ve doku örneklerini vermesi, aksi taktirde zor kullanılarak bu incelemenin yaptırılacağı hususu ihtar edilmeli, buna rağmen davalı gelmez veya gelir de kan ve doku örneklerini vermez ise bu incelemelerin zor kullanılarak yapılmasına karar verildikten sonra DNA testi yaptırılıp alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda gösterilen yasal düzenlemelere aykırı şekilde eksik incelemeyle davanın kabulü doğru görülmemiştir.”

BABALIK DAVASINDA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE

TMK md. 303 gereği babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya doğumundan sonra açılabilir. 

“Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. 

Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. 

Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.” 

• Çocuğun başka bir erkekle soybağı ilişkisi varsa bu ilişki kaldırılır, daha sonra belli bir süreye tabi olmaksızın çocuk tarafından babalık davası açılabilir. 

''Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.'' hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş ve karar 08.02.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mahkemece karar verilmesinden sonra Türk Medeni Kanunu'nun 303/2. maddesi hakkındaki iptal kararı yürürlüğe girdiğinden ve Yasada çocuk için hak düşürücü süre artık bulunmadığından mahkemece taraf delillerinin toplanması, DNA incelemesi yapılması ve sonucunca karar verilmesi gerekir. (Y18HD., 5.12.2013 T.)

BABALIK DAVASINDA YETKİLİ MAHKEME

Babalık davası soybağına ilişkin davalardandır. TMK 283 gereği, Soybağına ilişkin davalar, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılır.

Taraflardan hiçbirinin Türkiye’de yerleşim yeri olmadığı hallerde, babalık davasında yetkili mahkeme MÖHUK md. 41 uyarınca belirlenir.

BABALIK DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

Babalık davalarına bakmakla görevli mahkemeler ise Aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise, Asliye hukuk mahkemeleri babalık davasına Aile mahkemesi sıfatı ile bakmakla görevlidir.