FATURANIN İSPAT GÜCÜ

FATURANIN İSPAT GÜCÜ

Faturanın ispat gücü hakkında değerlendirmelere geçmeden önce mevzuatta faturaya ilişkin yer verilen düzenlemelerin incelenmesinin yararlı olacağı kanaatindeyiz.

FATURA NEDİR?

TTK faturaya ilişkin düzenlemelere yer vermesine karşın faturanın tanımını yapmamıştır. Fatura 213 sayılı Vergi usul Kanununda satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika olarak tanımlanmıştır.

FATURA DÜZENLEME ZORUNLULUĞU OLANLAR

Fatura düzenleme zorunluluğu olanlar VUK. 232. Maddesinde aşağıdaki gibi tanımlanmıştır. 

Madde 232 – Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara 

2.Serbest meslek erbabına 

3.Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara 

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere 

5.Vergiden muaf esnafaSattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. Demiştir. 

Buradan çıkan sonuç fatura düzenleme zorunluluğunun birinci ve ikinci sınıf tüccarlar haricinde de bazı kesimlere uygulanacağıdır. Adi şirketler VUK 232. Maddesinin şartlarının oluştuğu durumlarda adi şirketler de fatura düzenlemek zorundadır.

FATURADA ZORUNLU UNSURLAR

Vergi Usul Kanunun 230. maddesi faturada en az bulunması gereken bilgileri; 

1."Faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası; 

2.Faturayı düzenleyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası; 

3.Müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası; 

4.Malın veya işin nevi, miktarı, fiyatı ve tutarı; 

5.Satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, ( Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır. ) 

Malın, bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir. 

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz. )" şeklinde sıralamıştır. 

Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesi yukarıda açıklandığı üzere asgari zorunlu unsurları beş madde halinde belirlemiştir. Madde metninden açıkça anlaşılacağı gibi sayılan bu zorunlu unsurlar aynı zamanda olağan ( mutad ) içeriğin ne olduğunu da ortaya koymaktadır.

FATURANIN DÜZENLENME SÜRESİ

VUK 231. Maddesi faturanın düzenlenme zamanını malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami 7 gün olarak belirlemiş ve 7 günlük süre içerinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır demiştir.

FATURA ZAMANINDA DÜZENLENMEZSE NE OLUR?

VUK 231. Maddesi faturanın belirlenen süre içinde düzenlenmemesinin hiç düzenlenmemiş sayılacağı hükmünü getirmiştir. Peki bu düzenlemenin sonuçları ne olacaktır? Vergisel açıdan düşünüldüğünde faturanın düzenlenmemiş sayılmasının sonuçları kdv indirimine konu edilememe ve usulsüzlük cezasıdır. Fakat fatura alacak-borç ilişkilerinde esaslı belge olması nedeniyle diğer kanunlar açısından da önem taşımaktadır. Faturanın süreye uyulmaması nedeniyle hiç düzenlenmemiş sayılması, içerik yönünden faturanın ve muhteviyatının da yok sayılması anlamına gelmemektedir. Yani TTK yönünden düşünüldüğünde faturanın düzenlenmemiş sayılması alacak borç ilişkisini ortadan kaldırmayacaktır.

FATURALARIN İSPAT GÜCÜ

1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. 

(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. 

(3) Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır. 

Yukarıdaki kanun maddelerinden çıkan ilk sonuç faturanın düzenlenmesi için taraflar arasında akdi bir ilişki bulunmasının zorunlu olduğudur. Tek başına faturanın düzenlenmesi taraflar arasında akdi ilişki olduğunun kanıtı değildir. Hatta taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki yoksa düzenlenen belgeler fatura olmayacak icap olarak kabul edilecektir. 

Yine 21. Maddenin 2. Fıkrası faturayı alan kişinin 8 gün içinde faturaya itiraz edebileceğini, itirazın yapılmaması durumunda faturanın içeriğini kabul etmiş sayılacağını düzenlemiştir. Bu itirazın yapılmamış olması düzenleyen lehine bir karine olmakla aksinin her türlü delille ispat edilmesi mümkündür. Kaldı ki itiraz etmeyen taraf akdi ilişkiyi kabul etmiş sayılmaz. İtirazın yapılmamış olması sadece faturanın içeriğinin kabul edildiğine karine oluşturmaktadır. Nitekim YİBBGK 2011/1 E. Sayılı kararında ‘’..fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur. Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK.nun 23/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez…’’ demiştir. 

Başka bir Yargıtay kararında; 

 ‘’Öte yandan, YİBBGK'nın 27.6.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. ( Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 Sayılı T.T.K.madde 21/2., 6762 Sayılı T.T.K.madde 23/2 ). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara dair olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi 6102 Sayılı T.T.K.'nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına dair olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 Sayılı T.T.K.'nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir, 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz’’ ifadeleri bulunmaktadır.

FATURA ALACAĞI DAVASI

Faturanın bir alacak davasına konu olması durumunda düzenleyen, öncelikle faturayı karşı tarafa tebliğ ettiğini ispat etmelidir. Tebliğin ispat edilebilirliği açısından faturanın iadeli taahhütlü mektup ya da noter vasıtasıyla tebliğ edilmesinde yarar bulunmaktadır. Bu ispat gerçekleştikten sonra karşı tarafın faturaya itiraz edip etmediği hususu araştırılır. Şayet süresinde yapılmış bir itiraz yoksa fatura içeriği kabul edilmiş sayılır ve kesinleşir. Bu kesinleşme yukarıda da belirttiğimiz gibi akdi ilişkinin varlığını kanıtlamaz. Faturayı düzenleyen akdi ilişkiyi ispat etmediği sürece karşı taraftan alacak talep edemeyecektir. Şayet akdi ilişki de ispat edilirse o zaman düzenleyenin karşı taraftan olan talebinin kabulüne karar verilir. Yargılamanın türüne ve özelliklerine göre hak talep eden ispat vasıtalarını kullanarak bu ilişkiyi kanıtlamak zorundadır. 

FATURANIN TİCARİ DEFTERE KAYITLI OLMASI: 

Şayet bir fatura ticari deftere kaydedilirse Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre akdi ilişkinin kurulduğu ispat edilmiş olacaktır. Ayrıca faturadaki ürün ya da hizmet teslim edilmiş sayılır. Ticari deftere kayıtlı faturaların sözleşmeyi tadil ettiği de kabul edilmektedir. Yani akdi ilişki ile ticari deftere kayıtlı fatura arasında fark bulunması durumunda ticari defterlere kayıtlı fatura dolayısıyla yeni bir akdi ilişki kurulduğu kabul edilir. 

"Uyuşmazlık, dava konusu fatura içeriği malın davalıya teslim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Davalı, malın kendisine teslim edilmediğini savunmuş ise de söz konusu fatura ticari defterlerine kayıt edilmiştir. Ticari defter münderecatı, sahibi aleyhine delil sayılır. Bu durumda malın teslim edilmediği yönündeki savunmaya değer verilemez. "19. HUKUK DAİRESİ 2004/7898E. 2005/2012 K.

 "Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedelinin hak edildiğini ispat yükü kural olarak yükleniciye aittir. Davalı iş sahibi davacı yüklenicinin düzenleyip gönderdiği 26.5.1999 tarihli faturayı iade etmemiş, benimseyerek yevmiye defterine kaydetmiş olup kendi kayıtlarına göre davacıya bu fatura bedeli kadar borçlu gözükmektedir. TTK.nun 84. maddesindeki tarafların usulüne uygun olarak veya olmayarak tutulmuş defterlerindeki kayıtlardan aleyhine olan kayıtlar, defter sahibi aleyhine delil teşkil eder hükmü karşısında ve davalının defterlerinde bulunan aleyhindeki bu kayıt nedeniyle davacının işin yapılıp teslim edildiğini kanıtladığının kabulü zorunludur. Bu halde işin yapılmadığı ve malın teslim edilmediğini ileri süren davalının bunu muteber delillerle kanıtlaması gerekir. " YARGITAY 15. HD. 2004/3870 E. 2005/1074 K.

 Ticari defterlerin incelenmesi ve delil değerine ilişkin detaylı bilgiler için linkteki yazımızı inceleyebilirsiniz.

FATURA ALACAĞI DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

Faturaya dayalı alacak davaları davanın özelliğine göre Asliye Hukuk ya da Asliye ticaret mahkemelerince görülür. Asliye ticaret davasından görülebilmesi için davanın ticari dava olması gerekmektedir. Ticari davaya ilişkin detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

AÇIK VE KAPALI FATURA

Faturanın bedelinin peşin alındığının gösterilmesi için alt tarafını kaşelenip imzalandığı faturalar kapalı faturalardır. Kapalı faturalar bedelin peşin alındığına karinedir.Açık fatura da ise kaşe ve imza üst tarafta bulunur. Açık fatura da bedelin alınmadığına karinedir.